Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.


وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا ﴿١١٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve le udillenne-hum ve le umenniyenne-hum ve le âmuranne-hum fe le yubettikunne âzâne el en'âmi ve le âmuranne-hum fe le yugayyirunne halka allâhi ve men yettehızi eş şeytâne veliyyen min dûni allâhi fe kad hasira husrânen mubînen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve le udillenne-hum ve mutlakla onları dalâlette bırakacağım
ve le umenniyenne-hum ve mutlaka onları emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim
ve le âmuranne-hum ve mutlaka onlara emredeceğim
fe böylece
le yubettikunne mutlaka kesecekler, yaracaklar
âzâne kulaklar
el en'âmi hayvanlar
ve le âmuranne-hum ve mutlaka onlara emredeceğim
fe böylece, öyle ki
le yugayyirunne mutlaka değiştirecekler
halka yarattı
allâhi Allah
ve men ve kim
yettehızi edinir
eş şeytâne şeytan
veliyyen veli, dost
min dûni ... ‘den başka
allâhi Allah
fe kad artık ... olmuştur
hasira hüsrana uğradı
husrânen hüsranla
mubînen apaçık, açıkça

Ve onları mutlaka dalâlette bırakacağım. Ve onları, mutlaka emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim ve mutlaka onlara emredeceğim. Böylece onlar, mutlaka davarların kulaklarını kesecekler ve onlara emredeceğim, öyle ki mutlaka, Allah'ın yarattığını değiştirecekler. Ve kim, Allah'tan başka, şeytanı dost edinirse artık o, apaçık bir hüsranla hüsrana uğramıştır.

NİSÂ SURESİ 119. Ayeti Ali Ünal Meali

“Andolsun, saptıracağım onları ve dipsiz emeller, boş ümitler, yalan sevdalar ve bâtıl ideallerle oyalayacağım; kesinlikle onlara emredecek, onları öyle yollara sürükleyeceğim ki, davarlarının kulaklarını yarıp (onları putlarına adayacak ve yemeyi kendilerine haram kılacaklar); onlara yine emredecek, daha başka öyle yollara sürükleyeceğim ki onları, Allah’ın yarattığını, varlığa verdiği aslî şekli değiştirecekler.” Artık kim Allah’ı bırakıp da şeytanı kendisine yakın dost, sırdaş ve işlerini emanet edeceği bir vekil edinirse, hiç şüphesiz apaçık bir kaybın içine yuvarlanmış gitmiş demektir.

Ali Ünal