Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.


وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ حَتَّى إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ إِنِّي تُبْتُ الآنَ وَلاَ الَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ أُوْلَئِكَ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا ﴿١٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve leyset(i) et tevbetu li ellezîne ya'melûne es seyyiâti hattâ izâ hadara ehade- hum el mevtu kâle innî tubtu el'âne ve lâ ellezîne yemûtûne ve hum kuffârun ulâike a'tednâ lehum azâben elîmen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve leyset(i) ve değil
et tevbetu tövbe
li ellezîne onların
ya'melûne yapıyorlar
es seyyiâti kötülük
hattâ ... oluncaya kadar
izâ olduğu zaman
hadara hazır oldu (geldi)
ehade- hum onların birine, kendilerine
el mevtu ölüm
kâle dedi
innî muhakkak ki ben, gerçekten ben
tubtu tövbe ettim
el'âne şimdi
ve lâ ellezîne ve onlara olmaz, onlar için değildir
yemûtûne ölürler
ve hum ve onlar
kuffârun kâfirler olarak
ulâike işte onlar
a'tednâ biz hazırladık
lehum onlar için, onlara
azâben azap
elîmen elîm, acı

Ve onlardan birine (kendilerine) ölüm gelinceye kadar seyyiat işleyenlerden (kötülük yapanlardan), “Gerçekten ben, şimdi tövbe ettim.” diyen birinin tövbesi, tövbe değildir. Ve kâfir olarak ölenlerin tövbesi de (tövbe değildir). İşte onlar, onlar için "elim azap" hazırladık.

NİSÂ SURESİ 18. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Yoksa makbul tövbe, kötülükleri yapıp edip de sonra kendilerinden birine ölüm gelip çattığında: "İşte ben şimdi tövbe ettim." diyenlerin tövbesi değil. Kâfir olarak ölen kimselerin tövbesi de değil. İşte öylesi kimselere, çok acı veren bir azap hazırladık.

Suat Yıldırım