NİSÂ SURESİ 25. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
وَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ مِنكُمْ طَوْلاً أَن يَنكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِن مِّا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُم مِّن فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ وَاللّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ فَانكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلاَ مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ وَأَن تَصْبِرُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٢٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve men | ve kim, kimin |
lem yestetı' | gücü yetmez |
min-kum | sizden, içinizden |
tavlen | güç, bolluk, zenginlik |
en yenkıha | nikâh yapmak |
el muhsanâti | iffetli, namuslu, hür kadınlar |
el mu'minâti | mü'min kadınlar |
fe | o zaman |
min mâ meleket | sahip olunanlardan |
eymânu-kum | elinizin altında olan (cariyeleriniz) |
min feteyâti-kum | sizin genç cariyelerinizden |
el mu'minâti | mü'min kadınlar |
ve allâhu | ve Allah |
a'lemu | en iyi bilen |
bi îmâni-kum | sizin imânınızı |
ba'du-kum | sizin bazınız, bir kısmınız |
min ba'dın | bazısından, bir kısmından (birbirinizden) |
fenkihûhunne (fe inkihû-hunne) | öyle ise onları nikâhlayın |
bi izni | izni ile |
ehli-hinne | onların sahipleri, aileleri |
ve âtû-hunne | ve onlara verin |
ucûre-hunne | onların ücretlerini (mehirlerini) |
bi el ma'rûfi | ma'rufla, iyilikle, örf ve adete uygun olarak |
muhsanâtin | iffetliler, namuslu kadınlar |
gayra | olmaksızın |
musâfihâtin | zina etmek |
ve lâ muttehızâti | ittehaz etmeyenler, edinmeyenler |
ahdânin | gizli dostlar, metresler |
fe | fakat |
izâ uhsinne | evlendirildiği zaman |
fe | öyle, olduğu halde |
in eteyne | eğer gelirlerse (yaparlarsa) |
bi fâhışetin | zina, fuhuş, kötülük |
fe aleyhinne | o taktirde onlara |
nısfu | yarısını |
mâ alâ | ...'a olan şey |
el muhsanâti | evli kadınlar |
min el azâbi | azaptan |
zâlike | işte bu |
li men haşiye | korkan kimse için |
el anete | sıkıntı, fücur, günah |
min-kum | sizden, içinizden |
ve | ve |
en tasbirû | sabretmeniz |
hayrun | daha hayırlı |
lekum | sizin için |
ve allâhu | ve Allah |
gafûrun | gafûrdur, mağfiret edendir |
rahîmun | rahîmdir |
Ve içinizden kimin, mü'min ve hür kadınlarla nikâh yapmaya (evlenmeye) gücü yetmezse, o zaman ellerinizin altında bulunan genç mü'min cariyelerinizden (alıp) evlensin. Allah sizin îmânınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz (aynı soydan gelmesiniz). Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla sahiplerinin izniyle mehirlerini marufla (örf ve adete uygun olarak) vererek onları nikâhlayın. Fakat, evli olduğu halde fuhuş yaparlarsa o taktirde hür kadınlara uygulanan azabın (cezanın) yarısı kendilerine uygulanır. İşte bu (cariye ile nikâhlanma izni) içinizden (zina etme) sıkıntısına düşmekten korkanlar içindir. Ve sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Ve Allah Gafur’dur, Rahîm'dir.
NİSÂ SURESİ 25. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ve sizden özgür, inanan kadınlarla maddi bir nedenle evlenmeye gücü yetmeyen kimse, sahip olduğunuz inanan kölelerinizle evlensin. Allah sizin her konudaki inanç ve kanaatinizi en iyi bilendir. Hepiniz Adem'in neslinden gelip birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost da tutmamaları şartıyla sahiplerinin iznini alarak onlarla evlenin ve mehirlerini uygun şekilde kendilerine verin. Onlar evlendikten sonra, bir fuhuş yaparlarsa; hür evli kadınlara uygulanan cezanın yarısıyla cezalandırılırlar. Bu cariyelerle evlenme izni, günah işlemekten korkanlarınız içindir. Fakat sabırla direnmeniz ve bu tür evlilikten kaçınmanız sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affeden ve çok acıyandır.
Abdullah Parlıyan