NİSÂ SURESİ 46. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
مِّنَ الَّذِينَ هَادُواْ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًا فِي الدِّينِ وَلَوْ أَنَّهُمْ قَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ وَأَقْوَمَ وَلَكِن لَّعَنَهُمُ اللّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلاَ يُؤْمِنُونَ إِلاَّ قَلِيلاً ﴿٤٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
min ellezîne | onlardan bir kısmı |
hâdû | yahudiler |
yuharrifûne | tahrif ederler, bozarlar |
el kelime | kelime |
an mevâdıı-hi | onun konulduğu yerden |
ve yekûlûne | ve diyorlar |
semi'nâ | biz işittik |
ve asaynâ | ve isyan ettik |
ve isma' | ve işit |
gayra | olmayan, ...olmaz |
musmeın | işiten |
ve râınâ | ve bize bak. (Bu kelime Arab dilinde bu anlamda olmakla beraber, yahudi dilinde "ahmak" anlamına gelmekte ve hakaret etmek için kullanılmaktadır. İkisi arasında harf farkı olmasına rağmen ses benzerliği bulunmaktadır.) |
leyyen | eğip bükerek |
bi elsineti-him | kendi dillerini, dillerini |
ve ta'nan | ve yererek |
fî ed dîni | dîn hakkında, din konusunda, dinde, dini |
ve lev | ve eğer olsa |
enne-hum | onların....olması |
kâlû | dediler |
semi'nâ | biz işittik |
ve ata'nâ | ve biz itaat ettik |
ve isma' | ve duy, işit |
ve unzurnâ | ve bize nazar et, bak |
le kâne | elbette olurdu |
hayran | daha hayırlı |
lehum | onlar için, kendileri için |
ve akveme | ve kavî, daha kuvvetli, daha sağlam, daha iyi, daha doğru |
ve lâkin | ve fakat |
leane-hum(u) | onları lânetledi |
allâhu | Allah |
bi kufri-him | küfürleri sebebiyle |
fe | artık |
lâ yu'minûne | îmân etmezler |
illâ | hariç |
kalîlen | pek azı |
Yahudilerden, (Tevrat’taki) kelimelerin konuldukları yerleri değiştirip tahrif edenler (mânâlarını bozanlar) ve dillerini eğip bükerek ve dîni yererek: “İşittik ve isyan ettik. İşit, işitmez olası ve “râinâ” (bize bak: yahudi dilinde ahmak)” diyorlar. Ve eğer onlar, “İşittik ve itaat ettik, işit ve bize bak.” deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha sağlam (daha iyi) olurdu. Küfürleri sebebiyle onları lânetledi. Artık onların pek azı hariç, îmân etmezler.
NİSÂ SURESİ 46. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Yahudilerden bir kısmı, bazı sözleri aslî şeklinden ve mânasından saptırır, mesela: "İşittik" (ama isyan ettik), "işit" (hay işitmez olası!) ve "râina" derler. Bu sözleri, ağızlarını eğip bükerek güya vaziyeti kurtarmak ve dinle alay etmek için söylerler. Halbuki onlar sadece "İşittik ve itaat ettik", "İşit!", "unzurnâ (bizi de gözet)" deselerdi kendileri için elbette daha hayırlı ve daha dürüst bir iş olurdu. Fakat Allah, inkârları yüzünden onları rahmetinden kovdu. Artık onlar pek az iman ederler.
Suat Yıldırım