NİSÂ SURESİ 83. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
وَإِذَا جَاءهُمْ أَمْرٌ مِّنَ الأَمْنِ أَوِ الْخَوْفِ أَذَاعُواْ بِهِ وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَإِلَى أُوْلِي الأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذِينَ يَسْتَنبِطُونَهُ مِنْهُمْ وَلَوْلاَ فَضْلُ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لاَتَّبَعْتُمُ الشَّيْطَانَ إِلاَّ قَلِيلاً ﴿٨٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve | ve |
izâ câe-hum | onlara geldiği zaman |
emrun | bir emir, iş, durum, haber |
min | ...'den |
el emni | eminlik, güvenlik |
ev | veya |
el havfi | korku |
ezâû | açıkladılar, ifşa edip yaydılar |
bi-hi | onu |
ve lev | ve eğer, olsa |
reddû-hu | onu ilettiler |
ilâ | ...'e |
er resûli | resûl, elçi |
ve ilâ | ve ...'e |
uli el emri | emir sahipleri, Allah'tan emir alanlar |
min-hum | onlardan, kendilerinden |
le alime-hu | mutlaka onu bilirlerdi |
ellezîne | onlar, olanlar |
yestenbitûne-hu | onun (o işin) batınını, iç yüzünü, gerçeğini araştırırlar |
min-hum | onlardan, onların arasından |
ve lev lâ | ve eğer olmasaydı |
fadlu | fazlı |
allâhi | Allah |
aleykum | sizin üzerinize |
ve rahmetu-hu | ve onun rahmeti |
le | elbette, mutlaka |
itteba'tum | tâbî oldunuz, uydunuz |
eş şeytâne | şeytan |
illâ | hariç |
kalîlen | biraz, pek az |
Ve onlara emniyet veya korku haberi geldiği zaman onu açıklarlar (yayarlar). Ve eğer, onu (o haberi) Resûl'e ve kendilerinden olan ulûl emre iletselerdi (herkese açıklamasalardı), onlardan, onun (o haberin) iç yüzünü araştıranlar mutlaka (gerçeği) bilirlerdi.Ve Allah'ın fazlı ve rahmeti üzerinize olmasaydı, pek azınız hariç mutlaka şeytana uyardınız.
NİSÂ SURESİ 83. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Onlara güven ve korkuyla, emniyet ve tehdit ile ilgili stratejik bir haber gelince bu bilgileri yayarlar. Halbuki bu tür bilgileri ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a ve kendi içlerinden, başlarında bulunun ülülemre, savunma görevini yürüten yetkililere (askerî uzmanlara, emniyet ve istihbarat yetkililerine) götürselerdi, bu bilgilerden sonuç çıkarma yeteneğinde olan uzmanlar, devleti, milleti, ümmeti ilgilendiren emniyetin ve tehdidin mahiyetini anlarlar, stratejik bir değerlendirme yaparlardı. Allah’ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, çok azınız hariç, hepiniz şeytana, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlara, şeytanî güçlere uyardınız, aldatılırdınız.
Ahmet Tekin