NİSÂ SURESİ 92. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَن يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلاَّ خَطَئًا وَمَن قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَئًا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُّسَلَّمَةٌ إِلَى أَهْلِهِ إِلاَّ أَن يَصَّدَّقُواْ فَإِن كَانَ مِن قَوْمٍ عَدُوٍّ لَّكُمْ وَهُوَ مْؤْمِنٌ فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةٍ وَإِن كَانَ مِن قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِّيثَاقٌ فَدِيَةٌ مُّسَلَّمَةٌ إِلَى أَهْلِهِ وَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُّؤْمِنَةً فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةً مِّنَ اللّهِ وَكَانَ اللّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا ﴿٩٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve mâ | ve olmaz, olamaz |
kâne | oldu, ...idi, ...dır |
li | için |
mu'minin | bir mü'min |
en yaktule | öldürmesi |
mu'minen | bir mü'min |
illâ | hariç |
hataen | hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız |
ve men | ve kim |
katele | öldürdü |
mu'minen | bir mü'min |
hataen | hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız |
fe | o zaman, o takdirde |
tahrîru | hürriyet verin, hür bırakın, azad edin |
rakabetin | bir köle |
mu'minetin | mü'min |
ve diyetun | ve diyet, bedel |
musellemetun | teslim edilmiş olan, teslim edilen |
ilâ | ...'a |
ehli-hî | onun ailesi |
illâ | hariç, istisna |
en yassaddakû | sadaka olarak bağışlama |
fe | fakat |
in kâne | eğer ... oldu ise |
min kavmin | bir kavimden |
aduvvin | düşman |
lekum | size |
ve huve | ve o |
mu'minun | mü'min |
fe | o zaman, o taktirde |
tahrîru | hürriyet verin, hür bırakın, azad edin |
rakabetin | bir köle |
mu'minetin | mü'min |
ve in | ve eğer, ise |
kâne | oldu, ... idi, ...dır |
min kavmin | bir kavimden |
beyne-kum | sizin aranızda |
ve beyne-hum | ve onların arasında |
mîsâkun | misak, kesin söz, andlaşma |
fe | o zaman, o taktirde |
diyetun | diyet, bedel |
musellemetun | teslim edilmiş olan, teslim edilen |
ilâ | ...'a |
ehli-hî | onun ailesi |
ve tahrîru | ve hürriyet verin, hür bırakın, azad edin |
rakabetin | bir köle |
mu'minetin | mü'min |
fe men | fakat kim |
lem yecid | bulamadı |
fe | o taktirde |
sıyâmu | oruç tutsun |
şehreyni | iki ay |
mutetâbiayni | birbirini takip eden, ardarda, devamlı olarak |
tevbeten | tövbe olarak |
min allâhi | Allah'tan |
ve kâne | ve oldu, idi, ...dır |
allâhu | Allah |
alîmen | en iyi bilen |
hakîmen | en iyi hüküm veren |
Ve bir mü'minin, bir mü'mini öldürmesi, “hata ile olması hariç” olamaz (caiz değildir) ve kim bir mü'mini bir hata sonucu öldürürse, o zaman bir mü'min köle azad etmesi ve ölenin ailesine bir diyet teslim edilmiş olması gerekir, ancak onların, (o diyeti) sadaka olarak bağışlamaları hariç. Fakat o (hata ile öldüren) eğer, size düşman bir kavimden olup ve o mü'minse, o taktirde, bir mü'min köle azad etmesi gerekir. Ve eğer sizinle arasında anlaşma bulunan bir kavimden ise o zaman ölenin ailesine teslim edilmiş bir diyet ve bir mü'min köle azad etmesi gerekir. Fakat (bunları) yapmaya imkân bulamayan kimse ise, o taktirde tövbesinin Allah tarafından kabulu için, ardarda iki ay oruç tutsun.Ve Allah, en iyi bilendir, en iyi hüküm verendir.
NİSÂ SURESİ 92. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olamaz, ancak hata yolu ile olabilir; ve kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, mü’min bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (vârislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi lâzım gelir. Meğer ki vârisler, o diyeti sadaka olarak bağışlamış olsunlar. Eğer öldürülen, mü’min olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azat etmesi lâzımdır (diyet gerekmez, çünkü kâfirler arasında bulunan mü’minin vârisleri kâfir olacağından kendisine varis olamazlar.) Şayet öldürülen, kendileriyle aranızda andlaşma olan bir (kâfir) kavimdense, o zaman ailesine (mirasçılarına) teslim edilecek bir diyet vermek ve bir de, mü’min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara gücü yetmiyen de Allah tarafından tevbesinin kabulü için, birbiri ardınca iki ay oruç tutması icap eder. Allah, her şeyi bilendir, hikmet ve hüküm sahibidir.
Ali Fikri Yavuz