NİSÂ SURESİ 97. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
إِنَّ الَّذِينَ تَوَفَّاهُمُ الْمَلآئِكَةُ ظَالِمِي أَنْفُسِهِمْ قَالُواْ فِيمَ كُنتُمْ قَالُواْ كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ فِي الأَرْضِ قَالْوَاْ أَلَمْ تَكُنْ أَرْضُ اللّهِ وَاسِعَةً فَتُهَاجِرُواْ فِيهَا فَأُوْلَئِكَ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَسَاءتْ مَصِيرًا ﴿٩٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
inne ellezîne | muhakkak ki onlar |
teveffâ-hum | onları vefat ettirir, öldürür |
el melâiketu | melekler |
zâlimî | zulmedenler |
enfusi-him | onların nefsleri, kendileri, kendi nefsleri |
kâlû | dediler |
fîme | nerede, ne işte |
kuntum | siz oldunuz, idiniz |
kâlû | dediler |
kunnâ | biz olduk, biz idik, |
mustad'afîne | aciz, çaresiz, zayıf olanlar |
fî el ardı | arzda, yeryüzünde |
kâlû | dediler |
e | ... mı? |
lem tekun | olmadı, değil |
ardu | arz , yeryüzü |
allâhi | Allah |
vâsiaten | geniş |
fe | o halde, öyleyse |
tuhâcirû | hicret edersiniz |
fî-hâ | orada (oraya) |
fe | işte |
ulâike | işte onlar |
me'vâ-hum | onların varacakları, gidecekleri yer |
cehennemu | cehennem |
ve sâet | ve ne kötü, fena |
masîran | gidilen yer, varış yeri |
Muhakkak ki melekler, kendi nesflerine zulmedenleri öldürürken : "Siz nerede (ne işte) idiniz?" dediler. (Onlar da): "Biz yeryüzünde zayıf (güçsüz) kimselerdik." dediler. (Melekler): "Allah'ın arzı (yeryüzü) geniş değil miydi? Öyleyse oraya hicret etseydiniz!" dediler. İşte onlar, onların varacağı yer cehennemdir ve (o) kötü bir varış yeridir.
NİSÂ SURESİ 97. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkmayarak, hicret etmeyerek, zâlim idareler altında yaşayanların, kendilerine zulmedilmesine aldırmayanların ruhlarını alarak ölümlerini gerçekleştirirken, melekler:
Ahmet Tekin
'Hangi milletin içinde, nasıl bir yerde idiniz?' diye sorarlar. Bunlar:
'Biz yeryüzünde temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen çaresizlerdik' diye cevap verirler. Melekler de:
'Allah’ın ülkesi geniş değil miydi? Hürriyetlerinize sahip çıksaydınız, devletinizin değerini bilip, baskılara boyun eğmeyerek özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret etseydiniz ya!' derler. İşte onların mekânları cehennemdir. Orası ne kötü bir cezalandırma ve nihaî dönüş yeridir.