Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.


إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُم مَّا لَيْسَ لَكُم بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِندَ اللَّهِ عَظِيمٌ ﴿١٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

iz telakkavne-hu bi elsineti-kum ve tekûlûne bi efvâhi-kum leyse lekum bihi ilmun ve tahsebûne-hu heyyinen ve huve indallâhi (inde allâhi) azîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
iz olduğu zaman, olmuştu
telakkavne-hu onu telâkki ediyorsunuz, öğreniyorsunuz, soruyorsunuz (anlatıyorsunuz)
bi elsineti-kum dillerinizle
ve tekûlûne ve söylüyorsunuz
bi efvâhi-kum ağızlarınızla
şeyi
leyse değil, yok
lekum sizin
bihi onu, onun
ilmun ilim, bilgi
ve tahsebûne-hu ve onu sanıyorsunuz
heyyinen kolay, basit, önemsiz
ve huve ve o
indallâhi (inde allâhi) Allah'ın katında
azîmun büyük

Onu (iftirayı) dillerinizle anlatıyordunuz (soruyordunuz) ve hakkında sizin bilginiz olmayan bir şeyi ağızlarınızla söylüyordunuz. Ve o, Allah’ın katında büyük (bir suç) olduğu halde siz, onu önemsiz sandınız.

NÛR SURESİ 15. Ayeti Ali Ünal Meali

Düşünün ki, o iftirayı umursamazlık içinde dillerinizle birbirinizden kapıyor, sonra aslına dair hiçbir bilgi sahibi olmadığınız bir konuyu hiç düşünmeden dedikodu malzemesi yapıyordunuz; basit, önemsiz bir şey sanıyordunuz bunu. Oysa o, Allah katında pek büyük bir meseleydi.

Ali Ünal