NÛR SURESİ 16. Ayeti Ahmet Varol Meali
Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.
وَلَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُم مَّا يَكُونُ لَنَا أَن نَّتَكَلَّمَ بِهَذَا سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ ﴿١٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve lev lâ
iz
semi'tumû-hu
kultum
mâ yekûnu
lenâ
en netekelleme
bi hâzâ
subhâne-ke
hâzâ
buhtânun
azîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lev lâ | ve olmasaydı, olmaz mıydı, olması gerekmez miydi |
iz | olduğu zaman |
semi'tumû-hu | onu işittiğiniz |
kultum | dediniz |
mâ yekûnu | olmaz |
lenâ | bize, bizim için |
en netekelleme | bizim söylememiz, konuşmamız |
bi hâzâ | bunu |
subhâne-ke | sen sübhansın |
hâzâ | bu |
buhtânun | uydurulmuş iftira |
azîmun | büyük |
Ve onu işittiğiniz zaman: “Bizim bunu konuşmamız olmaz (bize yakışmaz), sen Sübhan’sın (Allah’ım Sana sığınırız). Bu büyük bir bühtan (uydurulmuş bir iftira)dır.” deseydiniz olmaz mıydı (demeniz gerekmez miydi)?
NÛR SURESİ 16. Ayeti Ahmet Varol Meali
Onu duyduğunuzda: 'Bize bunu konuşmak yakışmaz. (Ey Rabbimiz!) Sen yücesin! Bu büyük bir iftiradır' demeli değil miydiniz?
Ahmet Varol