NÛR SURESİ 35. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٣٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
allâhu | Allah |
nûru | nur |
es semâvâti | semalar, gökler |
ve el ardı | ve arz, yeryüzü |
meselu | misal, örnek |
nûri-hi | onun nuru |
ke | gibi |
mişkâtin | kandil |
fî-hâ | onun içinde vardır |
mısbâhun | misbah, lâmba |
el mısbâhu | (o) misbah, (o) lâmba |
fî | içinde |
zucâcetin | sırça (cam) |
ez zucâcetu | (o) sırça, (o cam) |
ke ennehâ | o ... gibidir |
kevkebun | yıldız |
durrîyyun | inci gibi parlayan |
yûkadu | yakılır |
min şeceratin | ağaçtan |
mubâraketin | mübarek |
zeytûnetin | yağ (zeytin ağacı) |
lâ şarkîyyetin | doğuda olmayan (bulunmayan) |
ve lâ garbiyyetin | ve batıda olmayan (bulunmayan) |
yekâdu | neredeyse, hemen hemen, kendi kendine |
zeytu-hâ | onun yağı |
yudîu | ışık verir |
ve lev | ve eğer |
lem temses-hu | ona değmez |
nârun | ateş |
nûrun alâ nûrin | nur üzerine nur |
yehdîllâhu (yehdî allâhi) | Allah hidayet eder |
li nûri-hi | onun nuruna, kendi nuruna |
men yeşâu | dilediği kimse |
ve yadribullâhul emsâle | ve Allah örnekler, misaller verir |
lin nâsi (li en nâsi) | insanlar için, isanlara |
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
bi kulli şey'in | herşeyi |
alîmun | en iyi bilendir |
Allah, göklerin ve yerin nuru’dur. O’nun nuru, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidayet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
NÛR SURESİ 35. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
Allah, göklerin ve yerin nuurudur. Onun nuurunun sıfatı, sanki içinde bir çerağ bulunan bir hücredir. O çerağ bir sırça (kandil) içindedir. O sırça (kandil) de sanki bir inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır ki güneşin doğduğu yere de, battığı yere de nisbeti olmayan mübarek bir ağacdan, zeytinden tutuşdurulub yakılır. Onun yağı, kendisine bir ateş dokunmâsa da, hemen hemen ışık verir. (Bu ışık da) nuur üstüne nuurdur, Allah kimi dilerse onu nuruna kavuşdurur. Allah insanlar için meseller irâd eder. Allah, her şey'i hakkıyle bilendir.
Hasan Basri Çantay