NÛR SURESİ 35. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٣٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
allâhu | Allah |
nûru | nur |
es semâvâti | semalar, gökler |
ve el ardı | ve arz, yeryüzü |
meselu | misal, örnek |
nûri-hi | onun nuru |
ke | gibi |
mişkâtin | kandil |
fî-hâ | onun içinde vardır |
mısbâhun | misbah, lâmba |
el mısbâhu | (o) misbah, (o) lâmba |
fî | içinde |
zucâcetin | sırça (cam) |
ez zucâcetu | (o) sırça, (o cam) |
ke ennehâ | o ... gibidir |
kevkebun | yıldız |
durrîyyun | inci gibi parlayan |
yûkadu | yakılır |
min şeceratin | ağaçtan |
mubâraketin | mübarek |
zeytûnetin | yağ (zeytin ağacı) |
lâ şarkîyyetin | doğuda olmayan (bulunmayan) |
ve lâ garbiyyetin | ve batıda olmayan (bulunmayan) |
yekâdu | neredeyse, hemen hemen, kendi kendine |
zeytu-hâ | onun yağı |
yudîu | ışık verir |
ve lev | ve eğer |
lem temses-hu | ona değmez |
nârun | ateş |
nûrun alâ nûrin | nur üzerine nur |
yehdîllâhu (yehdî allâhi) | Allah hidayet eder |
li nûri-hi | onun nuruna, kendi nuruna |
men yeşâu | dilediği kimse |
ve yadribullâhul emsâle | ve Allah örnekler, misaller verir |
lin nâsi (li en nâsi) | insanlar için, isanlara |
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
bi kulli şey'in | herşeyi |
alîmun | en iyi bilendir |
Allah, göklerin ve yerin nuru’dur. O’nun nuru, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidayet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
NÛR SURESİ 35. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Allâh, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldız. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübârek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. (Öyle mübârek bir ağaç) Ki, neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır. Allâh, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allâh insanlara misaller verir. Allâh her şeyi bilir.
Süleyman Ateş