Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.


أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُزْجِي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاء مِن جِبَالٍ فِيهَا مِن بَرَدٍ فَيُصِيبُ بِهِ مَن يَشَاء وَيَصْرِفُهُ عَن مَّن يَشَاء يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِالْأَبْصَارِ ﴿٤٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

e lem tera enne allâhe yuzcî sehâben summe yuellifu beynehu summe yec'alu-hu rukâmen fe terâ el vedka yahrucu min hılâli-hi ve yunezzilu min es semâi min cibâlin fî-hâ min beredin fe yusîbu bi-hi men yeşâu ve yasrifu-hu an men yeşâu yekâdu senâ berkı-hi yezhebu bi el ebsâri
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
e lem tera görmüyor musun, görmedin mi
enne allâhe Allah'ın yaptığını
yuzcî sevkeder
sehâben bulutlar
summe sonra
yuellifu birleştirir
beynehu onun arasını
summe sonra
yec'alu-hu onu kılar, yapar
rukâmen küme küme, küme hali
fe terâ böylece görürsün
el vedka yağmur
yahrucu çıkar
min hılâli-hi onun arasından
ve yunezzilu ve indirir
min es semâi semadan
min cibâlin (dağlardan) bir dağ
fî-hâ onun içinde
min beredin buzdan, doludan
fe yusîbu böylece isabet ettirir
bi-hi onu
men kimse
yeşâu diler
ve yasrifu-hu ve onu çevirir, uzaklaştırır
an men o kimseden
yeşâu diler
yekâdu neredeyse, az kalsın
senâ ışık, parıltı
berkı-hi onun şimşeği, şimşeğinin parıltısı
yezhebu giderir
bi el ebsâri görmeyi

Allah’ın bulutları sevkettiğini, sonra onların aralarını birleştirdiğini, sonra da onları küme haline getirdiğini görmüyor musun? Böylece onların arasından yağmur çıkardığını görürsün.Ve semadan, içinde dolu bulunan dağlar (dolu kümeler) indirir. Böylece onu dilediğine isabet ettirir. Ve onu dilediğinden çevirir (uzaklaştırır). Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse görmeyi giderir (gözleri kör gibi yapar).

NÛR SURESİ 43. Ayeti Ahmed Hulusi Meali

Görmedin mi ki Allâh bulutları (fikirler) sürüyor, sonra aralarını birleştiriyor (onları hikmetle bütünleştirip), sonra üst üste yığıyor (sistem ve düzen)! Böylece yağmurun (rahmetin) onların aralarından çıktığını görürsün. . . Semâdan, dağlar misali bulutlardan (rahmet kaynağından) dolu (hakikat ilmi sağanağı) boşanır. . . Onu dilediği kimseye isâbet ettirir, dilediği kimseden de çevirir! Onun şimşeğinin (tecelli-i zât'ı berkî = anlık şuurda parlayan zâta dönük hakikat müşahedesi) şiddetli parıltısı neredeyse görülesileri görülmez eder!

Ahmed Hulusi