Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.


إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِذَا كَانُوا مَعَهُ عَلَى أَمْرٍ جَامِعٍ لَمْ يَذْهَبُوا حَتَّى يَسْتَأْذِنُوهُ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِذَا اسْتَأْذَنُوكَ لِبَعْضِ شَأْنِهِمْ فَأْذَن لِّمَن شِئْتَ مِنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمُ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٦٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

innemâ el mu'minûne ellezîne âmenû billâhi (bi allâhi) ve resûli-hi ve izâ kânû mea-hu alâ emrin câmiın lem yezhebû hattâ yeste'zinû-hu inne ellezîne yeste'zinûne-ke ulâike ellezîne yu'minûne billâhi (bi allâhi) ve resûli-hi fe izâste'zenû-ke (izâ iste'zenû-ke) li ba'dı şe'ni-him fe'zen (fe ezen) li men şi'te min-hum vestagfir (ve istagfir) lehum allâhe inne allâhe gafûrun rahîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
innemâ ancak, sadece, fakat
el mu'minûne mü'minler
ellezîne âmenû Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
billâhi (bi allâhi) Allah'a
ve resûli-hi ve onun resûlü
ve izâ ve olduğu zaman
kânû oldular, idiler
mea-hu onunla birlikte, beraber
alâ emrin bir iş üzerine, bir iş için
câmiın toplu olarak, toplanmış olarak
lem yezhebû gitmezler
hattâ oluncaya kadar, olmadıkça
yeste'zinû-hu ondan izin isterler
inne ellezîne muhakkak ki o kimseler, onlar
yeste'zinûne-ke senden izin isterler
ulâike işte onlar
ellezîne yu'minûne îmân edenler
billâhi (bi allâhi) Allah'a
ve resûli-hi ve onun resûlüne
fe öyleyse
izâste'zenû-ke (izâ iste'zenû-ke) senden izin istedikleri zaman
li ba'dı bazısı için
şe'ni-him onların işleri, halleri, durumları
fe'zen (fe ezen) o zaman izin ver
li men o kimseye
şi'te sen diledin
min-hum onlardan
vestagfir (ve istagfir) ve mağfiret dile
lehum onlar için
allâhe Allah
inne allâhe muhakkak ki Allah
gafûrun gafurdur, mağfiret edendir
rahîmun Rahîm'dir, rahmet nuru gönderendir, Rahîm esması ile tecelli edendir

Ancak Allah’a ve O’nun Resûl’üne îmân etmiş olan mü’minler, bir iş için onunla beraber toplandıkları zaman ondan izin istemedikçe gitmezler. Muhakkak ki senden izin isteyenler, işte onlar, Allah’a ve O’nun Resûl’üne îmân edenlerdir. Öyleyse onlar bazı işleri için senden izin istedikleri zaman onlardan dilediğin kimseye izin ver. Ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah, Gafur’dur (mağfiret edendir), Rahîm’dir (rahîm esması ile tecelli edendir).

NÛR SURESİ 62. Ayeti Ali Ünal Meali

Gerçek mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Rasûlü’ne bütün kalbleriyle iman etmiş olup, toplumu ilgilendiren herhangi bir meseleyi görüşmek için Allah Rasûlü’ nün yanında bir araya geldiklerinde O’ndan izin almadıkça ayrılıp gitmezler. (Ey Rasûlüm,) senden izin isteyerek ayrılan o kutlu insanlardır gerçekten Allah’a ve Rasûlü’ne iman etmiş olanlar. Bu bakımdan, bazı işleri sebebiyle senden izin istediklerinde onlardan dilediğine izin ver ve onların hepsi için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır; (bilhassa mü’minlere karşı) hususî rahmeti pek bol olandır.

Ali Ünal