Mekke döneminde inmiştir. 43 âyettir. Sûre, adını 13. âyette geçen “Ra'd” kelimesinden almıştır. “Ra'd” gök gürültüsü demektir.


لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِّن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ يَحْفَظُونَهُ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ وَإِذَا أَرَادَ اللّهُ بِقَوْمٍ سُوءًا فَلاَ مَرَدَّ لَهُ وَمَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَالٍ ﴿١١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lehu muakkıbâtun min beyni yedey-hi ve min halfi-hi yahfezûne-hu min emri allâhi innallâhe (inne allâhe) lâ yugayyiru bi kavmin hattâ yugayyirû mâ bi enfusi-him ve izâ erâde allâhu bi kavmin sûen fe lâ meredde lehu ve mâ lehum min dûni-hî min vâlin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lehu onun vardır
muakkıbâtun takip edenler
min beyni yedey-hi onun önünden (onun elleri arasından)
ve min halfi-hi ve onun arkasından
yahfezûne-hu onu korurlar, muhafaza ederler
min emri allâhi Allah'ın emrinden
innallâhe (inne allâhe) muhakkak ki Allah
lâ yugayyiru bozmaz
şey
bi kavmin bir kavim de
hattâ oluncaya kadar
yugayyirû bozarlar
mâ bi enfusi-him nefslerinde olan şeyi
ve izâ ve, olduğu zaman
erâde allâhu Allah diledi
bi kavmin bir kavme
sûen bir kötülük, bir ceza
fe lâ meredde artık reddedecek (mani olacak kimse) yoktur
lehu onu
ve mâ lehum ve onlar için yoktur
min dûni-hî ondan başka
min vâlin koruyan bir dost

Onları (o kavimdekileri), önünden ve arkasından (önden arkaya doğru uzanan) takip edenler (devrin imamlarını koruyan muhafız melekler) vardır. Allah’ın emrinden olup, onları korurlar. Muhakkak ki; Allah, onlar nefslerinde olan şeyi (hidayette kalma konusundaki niyetlerini) bozmadıkça, bir kavimde olan şeyi bozmaz (devrin imamının ruhunu başlarının üzerinden almaz). Ve Allah, bir kavme ceza vermeyi dilediği zaman, artık onu reddedecek (mani olacak kimse) yoktur. Ve onlar için, ondan başka koruyan bir dost yoktur.

RA'D SURESİ 11. Ayeti Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.

Yaşar Nuri Öztürk