Mekke döneminde inmiştir. 43 âyettir. Sûre, adını 13. âyette geçen “Ra'd” kelimesinden almıştır. “Ra'd” gök gürültüsü demektir.


لَهُ دَعْوَةُ الْحَقِّ وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ لاَ يَسْتَجِيبُونَ لَهُم بِشَيْءٍ إِلاَّ كَبَاسِطِ كَفَّيْهِ إِلَى الْمَاء لِيَبْلُغَ فَاهُ وَمَا هُوَ بِبَالِغِهِ وَمَا دُعَاء الْكَافِرِينَ إِلاَّ فِي ضَلاَلٍ ﴿١٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lehu da'vetu el hakkı ve ellezîne yed'ûne min dûni-hi lâ yestecîbûne lehum bi şey'in illâ ke bâsitı keffey-hi ilâl mâi (ilâ el mâi) li yebluga fâ-hu ve mâ huve bi bâligı-hi ve mâ duâu el kâfirîne illâ fî dalâlin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lehu ona (kendisinedir)
da'vetu el hakkı hakkın daveti
ve ellezîne ve o kimseler
yed'ûne dua ederler
min dûni-hi ondan başkasına
lâ yestecîbûne icabet etmezler
lehum onlara
bi şey'in bir şey ile
illâ ...’den başka, ancak
ke bâsitı açan gibidir
keffey-hi avucunu
ilâl mâi (ilâ el mâi) suya
li yebluga erişmesi için, ulaşması için
fâ-hu onun ağzına
ve mâ huve ve o ... değildir
bi ile, ...’e
bâligı-hi ona erişen (ulaşan)
ve mâ ve değildir
duâu el kâfirîne kâfirlerin duası
illâ ...’den başka, ancak
fî dalâlin dalâlette, sapıklık içinde

Hakkın daveti O’nadır (Kendisinedir, Allah’adır). O'ndan başkasına davet ettikleri (şeyler), onlara bir şeyle icabet etmezler. Onlar ancak suya, onun ağzına, suyun ulaşması için avucunu açmış kimse gibidir. O (su), ona ulaşacak değildir. Ve kâfirlerin daveti, dalâletten (su nasıl onların ağızlarına ulaşamıyorsa, dalâlette olanlar da hidayete ulaşamaz) başka bir şey değildir.

RA'D SURESİ 14. Ayeti Süleyman Ateş Meali

Gerçek du'â, ancak O'na yapılır. O'ndan başka du'â ettikleri ise, kendilerinin hiçbir isteklerini karşılayamazlar. (Onların durumu) tıpkı ağzına gelsin diye suya avuçlarını uzatan kimse gibidir. Oysa (uzanıp suyu avuçlamadıkça su) on(un ağzın)a gelmez. İşte kâfirlerin du'âsı, öyle boşa gider.

Süleyman Ateş