Mekke döneminde inmiştir. 60 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen “er-Rûm” kelimesinden almıştır.


اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاء كَيْفَ يَشَاء وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ فَإِذَا أَصَابَ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ ﴿٤٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

allâhu ellezî yursilu er riyâha fe tusîru sehâben fe yebsutu-hu fî es semâi keyfe yeşâu ve yec'alu-hu kisefen fe terâ el vedka yahrucu min hılâli-hî fe izâ esâbe bi-hi men yeşâu min ibâdi-hî izâ hum yestebşirûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
allâhu Allah
ellezî o kimseler, onlar, o
yursilu gönderir
er riyâha rüzgârlar
fe böylece, sonra
tusîru sürükler, hareket ettirir
sehâben bulutlar
fe böylece, sonra
yebsutu-hu onu yayar, dağıtır
fî es semâi semada, gökte
keyfe nasıl
yeşâu diler
ve yec'alu-hu ve onu kılar, yapar
kisefen kısım kısım, kısımlar
fe böylece, bundan sonra
terâ görürsün
el vedka yağmur
yahrucu çıkar
min hılâli-hî onun arasından
fe böylece, sonra
izâ esâbe isabet ettirdiği zaman
bi-hi onu
men yeşâu dilediği kimse
min ibâdi-hî onun kullarından
izâ olduğu zaman
hum onlar
yestebşirûne sevinirler

O Allah’tır ki, rüzgârları gönderir, böylece bulutları hareket ettirir. Sonra semada onu dilediği gibi yayar. Ve onu kısımlara ayırır, bundan sonra onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Böylece kullarından dilediğine onu (yağmuru) isabet ettirdiği zaman onlar sevinirler.

RÛM SURESİ 48. Ayeti Ali Bulaç Meali

Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

Ali Bulaç