Mekke döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “Sâd” harfinden almıştır.


وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ذَلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ ﴿٢٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve mâ halaknâ es semâe ve el arda ve mâ beyne-humâ bâtılen zâlike zannu ellezîne keferû fe veylun li ellezîne keferû min en nâri
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve mâ halaknâ ve biz yaratmadık
es semâe sema, gökyüzü
ve el arda ve arz, yeryüzü
ve mâ ve şeyler
beyne-humâ ikisi arasında
bâtılen bâtıl, boş
zâlike bu, işte bu
zannu zan
ellezîne kimseler, onlar
keferû inkâr ettiler, küfrettiler
fe böylece, artık
veylun vay haline, yazıklar olsun
li ellezîne kimselere, onlara
keferû inkâr ettiler
min ...'den, ...'i
en nâri ateş

Ve gökyüzünü, arzı ve ikisi arasındaki şeyleri bâtıl (boşuna) yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık ateş sebebiyle (azap edilecekleri için) inkâr edenlerin vay haline.

SÂD SURESİ 27. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları gayesiz, boşuna yaratmadık. Bu sadece kâfirlerin bir zannı ve iddiasıdır. Artık o ateşten vay haline o kâfirlerin!

Suat Yıldırım