Medine döneminde inmiştir. 14 âyettir. Sûre, adını 4. âyette geçen “saff” kelimesinden almıştır. Saff, sıra, dizi demektir.


وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ ﴿٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve iz kâle îsâ ibnu meryeme benî isrâîle in-nî resûlu allâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye min et tevrâti ve mubeşşiran bi resûlin ye'tî min ba'dî ismu-hû ahmedu fe lemmâ câe-hum bi el beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubînun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve iz ve ... olmuştu
kâle dedi
îsâ ibnu meryeme Meryemoğlu İsa (a.s)
ey!
benî isrâîle İsrailoğulları
in-nî muhakkak ki ben
resûlu allâhi Allah'ın Resûl'ü
ileykum size, sizin için
musaddikan tasdik eden
li mâ şeyi
beyne yedeyye ellerim arasında, elimde olan, elimdeki
min et tevrâti Tevrat'tan, Tevrat'ta olan
ve mubeşşiran bi ve ... ile müjdeleyen
resûlin resûl
ye'tî gelecek
min ba'dî benden sonra
ismu-hû onun ismi
ahmedu Ahmed
fe lemmâ fakat olduğu zaman
câe-hum bi onlara getirdi
el beyyinâti beyyineler, deliller, mucizeler, ispat vasıtaları
kâlû dediler
hâzâ bu
sihrun bir sihirdir
mubînun apaçık

Ve Meryemoğlu İsa (A.S) şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Muhakkak ki ben, elimdeki Tevrat’ta olan herşeyi tasdik eden ve benden sonra gelecek, ismi Ahmed olan Resûl ile müjdeleyen, size (gönderilmiş) Allah’ın Resûl’üyüm.” Fakat onlara beyyineler (mucizeler, deliller) getirdiği zaman onlar: “Bu apaçık sihirdir.” dediler.

SAFF SURESİ 6. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali

Yine bir zamanlar Meryem oğlu İsa'nın; "Ey İsrailoğulları! Elbet ben, Tevrat'tan bana kadar gelen tüm hakikatleri doğrulamak ve benden sonra gelecek Ahmet adındaki bir elçiyi müjdelemek için size gönderilen Allah elçisiyim" dediğini hatırlatıyor. O onlara hakikatin apaçık belgeleriyle geldiğinde, "Bu ayan açık bir sihirdir!" dediler.

Mustafa İslamoğlu