Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ” kelimesinden almıştır. Sebe’ (Seba), Yemen’de bulunan bir bölgenin ya da bir kabilenin adıdır.


وَلَا تَنفَعُ الشَّفَاعَةُ عِندَهُ إِلَّا لِمَنْ أَذِنَ لَهُ حَتَّى إِذَا فُزِّعَ عَن قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ ﴿٢٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lâ tenfeu eş şefâatu inde-hû illâ li men ezine lehu hattâ izâ fuzzia an kulûbi-him kâlû mâzâ kâle rabbu-kum kâlû el hakka ve huve el aliyyu el kebîru
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lâ tenfeu ve fayda vermez
eş şefâatu şefaat
inde-hû onun yanında, katında, huzurunda
illâ ancak, ...’den başka
li için
men kim, kimse(ler)
ezine izin verdi
lehu ona
hattâ hatta, olunca
izâ olduğu zaman
fuzzia korku giderildi
an kulûbi-him onların kalplerinden
kâlû dediler
mâzâ ne
kâle dedi
rabbu-kum sizin Rabbiniz
kâlû dediler
el hakka hak
ve huve ve o
el aliyyu âli, çok yüce
el kebîru kebir, çok büyük

Ve O’nun huzurunda, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati bir fayda vermez. Onların kalplerinden korku giderilince: "Rabbiniz ne buyurdu?" dediler. (Onlar da) "Hakkı buyurdu." dediler. Ve O; Âli’dir (çok yüce), Kebir’dir (çok büyük).

SEBE SURESİ 23. Ayeti Cemal Külünkoğlu Meali

(Allah katında) O'nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat edemez. (Bu konuda izin bekleyenlerin) yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca birbirlerine: “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. (Şefaat izni verilmiş olanlar da:) “O hak olanı söyledi (razı olduğu kimseler için şefaate izin verdi)” derler. O, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.

Cemal Külünkoğlu