SEBE SURESİ 31. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ” kelimesinden almıştır. Sebe’ (Seba), Yemen’de bulunan bir bölgenin ya da bir kabilenin adıdır.
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَن نُّؤْمِنَ بِهَذَا الْقُرْآنِ وَلَا بِالَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلَوْ تَرَى إِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِندَ رَبِّهِمْ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ الْقَوْلَ يَقُولُ الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا لَوْلَا أَنتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِنِينَ ﴿٣١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve kâle | ve dedi |
ellezîne | onlar |
keferû | inkâr ettiler |
len nu'mine | asla inanmayız |
bi hâzâ | buna |
el kur'âni | Kur'ân |
ve lâ | ve olmaz |
bi ellezî | ona |
beyne yedeyhi | elleri arasında, önlerinde |
ve lev | ve şâyet, eğer, ...olsa |
terâ | görürsün |
iz | ... olduğu zaman |
ez zâlimûne | zalimler, zulmedenler |
mevkûfûne | tevkif edilenler, tutuklananlar |
inde | yanında, huzurunda |
rabbi-him | onların Rabbi (Rab'leri) |
yerciu | dönerler |
ba'du-hum | onların bir kısmı |
ilâ ba'dın | bir kısmına, diğerlerine (birbirlerine) |
el kavle | söz, lâf |
yekûlu | der |
ellezîne | onlar |
istud'ifû | zaafa uğratılanlar, hakir görülenler |
li ellezîne | onlara |
istekberû | büyüklük tasladılar, kibirlendiler |
lev lâ entum | eğer sizler olmasaydınız |
le kun-nâ | biz mutlaka ... olurduk |
mu'minîne | mü'minler |
Ve kâfirler: "Bu Kur’ân’a ve elleri arasındakine (İncil’e) asla inanmayız." dediler. Rab’lerinin huzurunda zalimleri tevkif edildikleri (tutuklandıkları) zaman görsen. Birbirlerine lâf atarlar. Zaafa uğratılanlar (hakir görülenler), kibirlenenlere: "Eğer siz olmasaydınız, biz muhakkak mü'minler olurduk." derler.
SEBE SURESİ 31. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ama Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de önceki vahiylerden bu güne kalanlara” dediler. Sen hesap günü Rablerinin huzurunda, suçu birbirlerinin üzerine atıp durdukları zaman, bu yaratılış gayesi dışında yaşayan kimselerin halini bir görseydin. Yeryüzünde güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara: “Siz olmasaydınız, kesinlikle inanmışlardan olurduk” diyeceklerdir.
Abdullah Parlıyan