Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ” kelimesinden almıştır. Sebe’ (Seba), Yemen’de bulunan bir bölgenin ya da bir kabilenin adıdır.


قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِم بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ أَكْثَرُهُم بِهِم مُّؤْمِنُونَ ﴿٤١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

kâlû subhâne-ke ente veliyyu-nâ min dûni-him bel kânû ya'budûne el cinne ekseru-hum bi-him mu'minûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kâlû dediler
subhâne-ke sen münezzehsin, sen Sübhan'sın
ente sen
veliyyu-nâ bizim dostumuz, velîmiz
min dûni-him onlardan başka
bel hayır
kânû ... oldular
ya'budûne tapıyorlar
el cinne cin
ekseru-hum onların çoğu
bi-him onlara
mu'minûne îmân eden, mü'min olanlar

(Melekler) dediler ki: "Sen Sübhan’sın (herşeyden münezzeh, çok yüce). Bizim velîmiz onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu, onlara (cinlerin söylediklerine) inananlardır."

SEBE SURESİ 41. Ayeti Bekir Sadak Meali

Melekler: «Hasa, bizim dostumuz onlar degil, Sensin. Hayir; onlar bize degil cinlere tapiyorlardi, cogu onlara inaniyorlardi» derler.

Bekir Sadak