ŞUARÂ SURESİ 155. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.
قَالَ هَذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ﴿١٥٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kâle
hâzihî
nâkatun
lehâ
şirbun
(şeribe) ve lekum şirbu yevmin ma'lûmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
(şeribe) ve lekum şirbu yevmin ma'lûmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâle | dedi |
hâzihî | bu |
nâkatun | dişi deve |
lehâ | onun için, onun |
şirbun
(şeribe) |
su içme hakkı
: (içti) |
ve lekum | ve sizin için, sizin |
şirbu | su içme hakkı |
yevmin | bir gün |
ma'lûmin | belirlenen, bilinen |
(Salih A.S): “İşte bu dişi deve. Su içme hakkı onun. Bilinen (belirlenen) gün(ler)de de su içme hakkı sizin.” dedi.
ŞUARÂ SURESİ 155. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(155-156) Salih: "İşte mûcize, şu dişi deve! Nöbetleşe olarak, kuyudan bir onun içme sırası, belirli günde de sizin içme sıranız olsun. Sakın ona fenalık dokundurayım demeyin, yoksa sizi müthiş bir günün azabı bastırıverir." dedi.
Suat Yıldırım