ŞUARÂ SURESİ 158. Ayeti
Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.
فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ﴿١٥٨﴾
ŞUARÂ SURESİ 158. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | artık, böylece |
ehaze-hum | onları aldı (yakaladı) |
el azâbu | azap |
inne | muhakkak ki |
fî zâlike | bunda var |
le | elbette, mutlaka |
âyeten | bir âyet, ibret |
ve mâ kâne | ve olmadı |
ekseru-hum | onların çoğu |
mu'minîne | îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler |
Böylece onları azap aldı (yakaladı). Muhakkak ki bunda mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).
ŞUARÂ SURESİ 158. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri
Böylece onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
Diyanet İşleri
Azap, onları helâk ediverdi. Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
Abdulbaki Gölpınarlı
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Adem Uğur
Sonunda o azap onları çarptı! Muhakkak ki bu olayda bir işaret - ders vardır. . . Onların çoğunluğu iman etmemişlerdir!
Ahmed Hulusi
Şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe onların işini bitirdi. Bunda da, kesinlikle bütün insanlar için ibretler, alınacak dersler vardır. Onların çoğu iman edecek değildi.
Ahmet Tekin
Çünkü kendilerini azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.
Ahmet Varol
Böylece azab onları yakaladı. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Ali Bulaç
Çünkü azab kendilerini yakalayıverdi. Muhakkak ki bunda bir ibret var. Öyle iken (arkadan gelenlerin) çoğu mümin olmadı.
Ali Fikri Yavuz
Bunun uzerine onlari azap yakaladi. Dogrusu bunda bir ders vardir, fakat cogu inanmamistir.
Bekir Sadak
O sebeple azâb onları yakaladı. Şüphesiz ki (bu olayda) bir ibret ve öğüt vardır; ama onların çoğu imân edenler olmadı.
Celal Yıldırım
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır, fakat çoğu inanmamıştır.
Diyanet İşleri (eski)
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Diyanet Vakfi
Ve ceza onları yakaladı. Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.'
Edip Yüksel
Çünkü kendilerini azâb yakalayıverdi şüphesiz bunda mutlak bir âyet var öyle iken ekserîsi mü'min olmadı
Elmalılı Hamdi Yazır
çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda (alınacak) bir ibret vardır; ama çoğu iman etmedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş)
Çünkü kendilerini azap yakalayıverdi. Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır, ama çokları iman etmiş değillerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)
Arkasından azab, yakalarına yapıştı. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğunluğu inanmamış kimselerdi.
Seyyid Kutub
Böylece azab onları yakaladı. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır / değildir.
Gültekin Onan
Çünkü kendilerini o azâb yakalayıverdi. Şübhesiz bunda mutlak bir âyet (ibret) vardır. Böyle iken onların çoğu îman ediciler değildir.
Hasan Basri Çantay
Çünki, azab onları yakaladı. Şübhe yok ki bunda apaçık bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.
Hayrat Neşriyat
Bunun üzerine azab onları yakaladı. Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.
İbni Kesir
çünkü (Salih'in önceden haber verdiği) azap onları kıskıvrak yakaladı. Şüphesiz bu (kıssada da insanlar için) bir ders vardır; onlardan çoğu (buna) inanmasalar da...
Muhammed Esed
Artık onları azap yakaladı. Şüphe yok ki, bunda bir ibret vardır. Böyle iken onların çokları imân etmiş olmadılar.
Ömer Nasuhi Bilmen
Bunun üzerine azap onları yakaladı. Şüphesiz ki bunda âyet (kudretimize bir nişane) vardır. Yine de onların çoğu iman etmezler.
Ömer Öngüt
Çünkü onları azap yakaladı. Bu olayda gerçekten bir ibret vardır. Fakat onların çoğu yine de iman etmiş değildir.
Şaban Piriş
Çünkü bildirilen azap onları bastırıverdi. Elbette bunda alınacak ibret vardı. Fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.
Suat Yıldırım
Ve azâb onları yakaladı. Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar.
Süleyman Ateş
Böylece azab da onları yakaladı. Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Tefhim-ul Kuran
Azap onları yakalayıverdi. İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.
Ümit Şimşek
Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi.
Yaşar Nuri Öztürk
O sebeple Salih'in önceden haber verdiği azap, onları kıskıvrak yakaladı. Şüphesiz bu kıssada da, insanlar için bir ders vardır, onlardan çoğu buna inanmasalar da…
Abdullah Parlıyan
Çünkü felâket başlarına geldi. Onların çoğu inanmamış olsa da, bunda kesinlikle bir ders vardır.
Bayraktar Bayraklı
Şüphesiz bunda (alınacak büyük) bir ders vardır. (Buna rağmen) yine de onların çoğu iman etmediler.
Cemal Külünkoğlu
Böylece azap da onları yakaladı. Şüphesiz bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.
Kadri Çelik
Çünkü (kendilerine haber verilen) o felâket onları yakalayıverdi. Bütün bu olup bitenlerde hiç kuşkusuz çok önemli bir ibret vardır. Doğrusu, o halkın çoğu mü’min değildi.
Ali Ünal
Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Harun Yıldırım
çünkü onları malum azap kıskıvrak yakalamıştı. Elbet bu (Salih kıssası)nda da, alınacak bir ders mutlaka vardır; fakat insanları çoğu yine de inanmayacaklardır.
Mustafa İslamoğlu
Derhal onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların birçoğu inanmıyor.
Sadık Türkmen
Bunun ardından da onları azap yakaladı. Bu olayda alınacak ibretler var. Amma insanların çoğu inanmıyorlar.
İlyas Yorulmaz
Böylece onları azap aldı (yakaladı). Muhakkak ki bunda mutlaka bir âyet (ibret) vardır. Ve onların çoğu mü’min olmadılar (Allah’a ulaşmayı dilemediler).
İmam İskender Ali Mihr