Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.


فَلَمَّا جَاء السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ ﴿٤١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe lemmâ câe es seharatu kâlû li fir'avne e inne lenâ le ecran in kunnâ nahnu el gâlibîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe artık, böylece, o zaman
lemmâ olduğu zaman
câe geldi
es seharatu sihirbazlar
kâlû dediler
li ...'e
fir'avne firavun
e mi?
inne muhakkak, gerçekten
lenâ bize
le elbette, mutlaka
ecran ecir, mükâfat
in eğer, ... olsa
kunnâ biz olduk
nahnu biz
el gâlibîne gâlip olanlar

Sihirbazlar, firavuna geldikleri zaman: “Eğer biz gâlip gelirsek, gerçekten bize mutlaka bir ecir (mükâfat) var mı?” dediler.

ŞUARÂ SURESİ 41. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Derken büyücüler gelince Firavun'a üst gelirsek dediler, bize bir mükâfat var mı?

Abdulbaki Gölpınarlı