Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir.


لَهُ مَقَالِيدُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاء وَيَقْدِرُ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿١٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lehu mekâlîdu es semâvâti ve el ardı yebsutu er rızka li men yeşâu ve yakdiru inne-hu bi kulli şey'in alîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lehu onun
mekâlîdu anahtarlar, hazineler
es semâvâti semalar, gökler
ve el ardı ve arz, yeryüzü, yer
yebsutu genişletir
er rızka rızık
li men o kimse için
yeşâu diler
ve yakdiru ve takdir eder, daraltır
inne-hu muhakkak ki o
bi kulli şey'in herşeyi
alîmun en iyi bilen

Göklerin ve yerin anahtarları, O’nundur. Dilediğinin rızkını genişletir ve daraltır. Muhakkak ki O, herşeyi en iyi bilendir.

ŞÛRÂ SURESİ 12. Ayeti Yaşar Nuri Öztürk Meali

Göklerin ve yerin kilitleri/anahtarları O'nundur. Rızkı, dilediğine açıp bol bol verir. Kısarak, ölçüyle de verir. Gerçek şu ki, O herşeyi en iyi biçimde bilmektedir.

Yaşar Nuri Öztürk