ŞÛRÂ SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir.
يَسْتَعْجِلُ بِهَا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِهَا وَالَّذِينَ آمَنُوا مُشْفِقُونَ مِنْهَا وَيَعْلَمُونَ أَنَّهَا الْحَقُّ أَلَا إِنَّ الَّذِينَ يُمَارُونَ فِي السَّاعَةِ لَفِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
yesta'cilu
bi-hâ
ellezîne
lâ yu'minûne
bi-hâ
ve ellezîne
âmenû
muşfikûne
min-hâ
ve ya'lemûne
enne-hâ
el hakku
e lâ
inne
ellezîne
yumârûne
fî
es sâati
le
fî
dalâlin
baîdin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yesta'cilu | acele, çabuk isterler |
bi-hâ | onu |
ellezîne | onlar |
lâ yu'minûne | mü'min olmazlar, inanmazlar |
bi-hâ | ona |
ve ellezîne | ve onlar |
âmenû | âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
muşfikûne | korkanlar |
min-hâ | ondan |
ve ya'lemûne | ve bilirler |
enne-hâ | onun ... olduğunu |
el hakku | hak, gerçek |
e lâ | (öyle) değil mi? |
inne | muhakkak ki |
ellezîne | onlar |
yumârûne | şüphe ederler, mücâdele ederler |
fî | hakkında |
es sâati | o saat |
le | muhakkak, gerçekten |
fî | ...'de, içinde |
dalâlin | dalâlet |
baîdin | uzak |
Ona (kıyâmet saatine) inanmayanlar, onu acele istiyorlar. Âmenû olanlar (ise) ondan korkanlardır. Ve onun hak olduğunu bilirler. Muhakkak ki o saat (kıyâmet) hakkında şüphe edip mücâdele edenler, gerçekten uzak bir dalâlet içindedirler, (öyle) değil mi?
ŞÛRÂ SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
O'na (Kıyamete) imân etmeyenler, onu isti'cal ederler. İmân etmiş olanlar ise, O'ndan korkuculardır ve O'nun şüphesiz hak olduğunu bilirler. Haberin olsun o kimseler ki, o kıyamet hakkında mücâdelede bulunurlar. Elbette ki uzak bir sapıklık içindedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen