Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir.


مَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤتِهِ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ ﴿٢٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

men kâne yurîdu harse el âhirati nezid lehu harsi-hi ve men kâne yurîdu harse ed dunyâ nu'ti-hi min-hâ ve mâ lehu fî el âhirati min nasîbin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
men kim, kimse
kâne ... oldu
yurîdu diler, ister
harse ekin, hasat, kazanç
el âhirati ahiret
nezid biz artırırız
lehu ona, onun için
...'de, içinde
harsi-hi onun hasatı, onun kazancı
ve men ve kim, kimse
kâne ... oldu
yurîdu diler, ister
harse ekin, hasat, kazanç
ed dunyâ dünya
nu'ti-hi biz ona veririz
min-hâ ondan
ve mâ ve yoktur
lehu onun, ona
fî el âhirati ahirette
min ...'den
nasîbin nasip

Kim ahiret hasatını (mahsulünü, kazancını) isterse, Biz onun kazancını artırırız. Kim dünya kazancını isterse, ona (da) ondan (dünya kazancından) artırırız (veririz). Ve onun ahirette nasibi yoktur.

ŞÛRÂ SURESİ 20. Ayeti Sadık Türkmen Meali

Kim ahiret sevabını/menfaatini/ekinini ister ise; onun ekinini/sevabını/menfaatini artırırız. Kim dünya menfaatini/ekinini ister ise; ona da, ondan bir şeyler veririz. Fakat ahirette, onun için başka hiç bir nasip/alacak yoktur.

Sadık Türkmen