ŞÛRÂ SURESİ 45. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir.
وَتَرَاهُمْ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا خَاشِعِينَ مِنَ الذُّلِّ يَنظُرُونَ مِن طَرْفٍ خَفِيٍّ وَقَالَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ الْخَاسِرِينَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَلَا إِنَّ الظَّالِمِينَ فِي عَذَابٍ مُّقِيمٍ ﴿٤٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve terâ-hum | ve onları görürsün |
yu'radûne | arz olunurlar (olunurken) |
aleyhâ | ona |
hâşiîne | boyun eğmiş olarak |
min ez zulli | zilletten |
yanzurûne | bakarlar |
min tarfin | bir bakışla |
hafîyyin | gizli olarak, gizli gizli (yan gözle) |
ve kâle | ve dedi |
ellezîne | onlar |
âmenû | âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
(ellezîne amenû: amenû olanlar) |
inne | muhakkak ki |
el hâsirîn | hüsrana düşenler, hüsranda olanlar |
ellezîne | onlar |
hasirû | hüsrana düştüler
(ellezîne hasirû: hüsrana düşürenler) |
enfuse-hum | kendileri |
ve ehlî-him | ve onların aileleri (kendi aileleri) |
yevme el kıyâmeti | kıyâmet günü |
e lâ | (öyle) değil mi? |
inne | muhakkak |
ez zâlimîne | zalimler |
fî | içinde |
azâbin | bir azap |
mukîmin | mukim, devamlı |
Ve onları zilletten boyun eğmiş olarak, ona (azaba) arz olunurken, gizli gizli (yan gözle) baktıklarını görürsün. Âmenû olanlar dediler ki: “Muhakkak ki hüsranda olanlar, kıyâmet günü, kendilerini ve ailelerini hüsrana düşürenlerdir.” Muhakkak ki zalimler, mukîm (devamlı) azabın içindedirler, değil mi?
ŞÛRÂ SURESİ 45. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ve yine onları görürsün, zilletten başları önlerine düşmüş bir halde ateşe sunulurlarken, göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler ise, o gün şöyle derler: “Gerçekten zarara uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi kendilerini, hem de yakın akraba ve yandaşlarını zarara uğratmışlardır.” Haberiniz olsun ki, varoluş gayesinin dışında hareket edenler, sürekli bir azap içindedirler.
Abdullah Parlıyan