Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir.


فَإِنْ أَعْرَضُوا فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا إِنْ عَلَيْكَ إِلَّا الْبَلَاغُ وَإِنَّا إِذَا أَذَقْنَا الْإِنسَانَ مِنَّا رَحْمَةً فَرِحَ بِهَا وَإِن تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَإِنَّ الْإِنسَانَ كَفُورٌ ﴿٤٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe in a'radû fe mâ erselnâ-ke aleyhim hafîzan in ... illâ aleyke el belâgu ve innâ izâ ezaknâ el insâne min-nâ rahmeten feriha bi-hâ ve in tusib-hum seyyietun bi-mâ kaddemet eydî-him fe inne el insâne kefûrun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe bundan sonra
in şâyet, eğer
a'radû yüz çevirdiler
fe oysa, halbuki
mâ erselnâ-ke seni göndermedik
aleyhim onların üzerine
hafîzan muhafız olarak
in ... illâ sadece
aleyke senin üzerinde (senin üzerine düşen)
el belâgu tebliğ
ve innâ ve muhakkak ki biz
izâ ezaknâ tattırdığımız zaman
el insâne insan
min-nâ bizden
rahmeten bir rahmet
feriha ferahladı, sevindi
bi-hâ onunla
ve in ve şâyet, eğer
tusib-hum onlara isabet eder
seyyietun bir kötülük
bi-mâ sebebiyle
kaddemet takdim etti, yaptı
eydî-him onların elleri
fe işte o zaman
inne muhakkak
el insâne insan
kefûrun kefur, inkâr eden, nankör

Bundan sonra eğer yüz çevirirlerse, Biz seni onların üzerine muhafız olarak göndermedik. Senin üzerine düşen sadece tebliğdir. Ve muhakkak ki Biz, insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlanır (sevinir). Ve eğer elleriyle takdim ettikleri (yaptıkları) sebebiyle bir kötülük isabet ederse, işte o zaman insan mutlaka kefûr olur (inkâr eder, nankör olur).

ŞÛRÂ SURESİ 48. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Artık kaçınılırsa seni onların üzerine bir muhafız göndermedik. Senin üzerine düşen, tebliğden başka değildir ve şüphe yok ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlanır ve eğer onlara ellerinin takdim etmiş olduklarından bir kötülük isabet ederse artık şüphe yok ki, insan nankördür.

Ömer Nasuhi Bilmen