ŞÛRÂ SURESİ 52. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir.
وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٥٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve kezâlike
evhaynâ
ileyke
rûhan
min
emri-nâ
mâ kunte tedrî
mâ
el kitâbu
ve lâ
îmânu
ve lâkin
cealnâ-hu
nûran
nehdî
bi-hi
men
neşâu
min
ibâdi-nâ
ve inne-ke
le
tehdî
ilâ
sırâtın mustakîmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve kezâlike | ve işte böylece |
evhaynâ | vahyettik |
ileyke | sana |
rûhan | ruh |
min | ...'den |
emri-nâ | bizim emrimiz |
mâ kunte tedrî | sen bilmiyordun |
mâ | ne, nedir |
el kitâbu | kitap |
ve lâ | ve olmaz, değil |
îmânu | îmân |
ve lâkin | ve fakat |
cealnâ-hu | onu kıldık, yaptık |
nûran | nur |
nehdî | hidayete erdiririz |
bi-hi | onunla |
men | kimse, kişi |
neşâu | dileriz |
min | ...'den |
ibâdi-nâ | kullarımız |
ve inne-ke | ve muhakkak ki sen |
le | mutlaka |
tehdî | sen hidayet ediyorsun, ulaştırıyorsun |
ilâ | ...'e, ...'a |
sırâtın mustakîmin | sıratı mustakîm |
Ve işte böylece sana emrimizden bir ruh (Kur'ân-ı Kerim) vahyettik. Ve sen, kitap nedir ve îmân nedir bilmiyordun. Ve lâkin O'nu “nur” kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O'nunla hidayete erdiririz. Ve muhakkak ki sen, mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet ediyorsun (ulaştırıyorsun).
ŞÛRÂ SURESİ 52. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
İşte ey Muhammed! Sana da kendi buyruğumuz altında, hayat veren bir mesaj vahyettik. Bu mesaj sana gelmezden önce, kitap nedir, iman nedir bilmezdin, ama şimdi bu mesajı bir nur, bir ışık yaptık ki, onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ulaştıralım. Şüphesiz sen de, insanları O'nunla doğru yola ulaştıracaksın.
Abdullah Parlıyan