TÂHÂ SURESİ 39. Ayeti Ahmed Hulusi Meali
Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.
أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِّي وَعَدُوٌّ لَّهُ وَأَلْقَيْتُ عَلَيْكَ مَحَبَّةً مِّنِّي وَلِتُصْنَعَ عَلَى عَيْنِي ﴿٣٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi)
(kazefe) fî et tâbûti fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) fî el yemmi felyulkı-hi (fe li yulki-hi) el yemmu bi es sâhıli ye'huz-hu aduvvun lî ve aduvvun lehu ve elkaytu aleyke mehabbeten min-nî ve li tusnea alâ aynî
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
(kazefe) fî et tâbûti fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) fî el yemmi felyulkı-hi (fe li yulki-hi) el yemmu bi es sâhıli ye'huz-hu aduvvun lî ve aduvvun lehu ve elkaytu aleyke mehabbeten min-nî ve li tusnea alâ aynî
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi)
(kazefe) |
onu koymasını
: (bıraktı, koydu) |
fî et tâbûti | sandık içine, sandığa |
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) | sonra onu bırak |
fî el yemmi | denize |
felyulkı-hi (fe li yulki-hi) | böylece onu çıkarsın, atsın |
el yemmu | deniz |
bi es sâhıli | sahile |
ye'huz-hu | onu alır, alacak, alsın |
aduvvun lî | benim düşmanım |
ve aduvvun lehu | ve onun düşmanı |
ve elkaytu | ve (attım) verdim |
aleyke | sana |
mehabbeten | sevgi, muhabbet |
min-nî | benden, kendimden |
ve li tusnea | ve senin yetiştirilmen için |
alâ aynî | gözümün önünde |
(Onu sandığa koymasını, sonra onu denize (Nil Nehri’ne) bırakmasını (vahyetmiştik). Böylece deniz, onu sahile atsın, Benim ve onun düşmanı, onu alsın. Ve gözümün önünde (korumam altında) yetiştirilmen için sana, Kendimden muhabbet (sevgi) verdim.
TÂHÂ SURESİ 39. Ayeti Ahmed Hulusi Meali
"Onu (Musa'yı) sandığa koy. . . Sandığı da ırmağa bırak. . . Irmak Onu sahile kavuştursun ki, benim de Onun da düşmanı (olan) Onu alsın! Senin üzerine, Benden bir muhabbet bıraktım. . . Gözümün önünde yetiştirilmen için. "
Ahmed Hulusi