Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.


إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى مَن يَكْفُلُهُ فَرَجَعْنَاكَ إِلَى أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَى قَدَرٍ يَا مُوسَى ﴿٤٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

iz temşî uhtu-ke fe tekûlu hel edullu-kum alâ men yekfulu-hu fe raca'nâ-ke ilâ ummi-ke key takarra aynu-hâ ve lâ tahzene ve katelte nefsen fe necceynâ-ke min el gammi ve fetennâ-ke futûnen fe lebiste sinîne fî ehli medyene summe ci'te alâ kaderin yâ mûsâ
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
iz temşî yürümüştü
uhtu-ke senin kızkardeşin
fe böylece, o zaman
tekûlu söylüyor
hel edullu-kum alâ size delil olayım mı, size yardım edeyim mi
men yekfulu-hu ona kefil olacak kimse
fe böylece
raca'nâ-ke seni geri döndürdük
ilâ ummi-ke annene
key için, diye
takarra aynu-hâ onun gözü aydın olsun, sevinsin
ve lâ tahzene ve kederlenmesin, mahzun olmasın
ve katelte ve sen öldürdün
nefsen bir nefsi, bir kimseyi
fe böylece, bundan sonra, o zaman
necceynâ-ke seni kurtardık (kurtarmıştık)
min el gammi gamdan, kederden, üzüntüden
ve fetennâ-ke ve seni imtihan ettik
futûnen sınavlar
fe lebiste böylece kaldın
sinîne senelerce, yıllarca
fî ehli medyene Medyen halkı içinde
summe sonra
ci'te sen geldin
alâ kaderin kaderin gereği, takdir edilen zamanda
yâ mûsâ ey Musa

Kızkardeşin (seni izleyerek) yürüyordu. (Seni saraya aldıkları zaman onlara şöyle) diyordu: “Size, ona kefil olacak (emzirip, bakacak) birisine delil olayım mı (bulmanızda yardım edeyim mi)? Böylece seni, annene döndürdük. Onun, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın diye. Ve birisini öldürmüştün. O zaman (da) seni, gamdan (üzüntüden) kurtarmıştık. Ve seni, sınavlarla imtihan ettik. Böylece Medyen halkı içinde senelerce kaldın. Sonra kaderin gereği (takdir edilen zamanda buraya) geldin ya Musa!”

TÂHÂ SURESİ 40. Ayeti Ali Ünal Meali

“(Annenin talimatı üzerine) kız kardeşin, durumunu araştırmak üzere saraya ulaşabilmişti ve seni emzirecek birisini arayan saray halkına, ‘Ona gerçekten iyi bakacak birini size buluvereyim mi?’ diyordu. Böylece seni annene kavuşturduk ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin. Derken sen büyüdün ve (kazaen) bir adam öldürmüştün de, seni onun getireceği belâ ve sıkıntıdan kurtarmıştık. Ardından seni, her bakımdan tam kemale ermen için çeşitli iptilâlardan geçirdik. Bu sebeple Medyen halkı arasında yıllarca kaldın ve nihayet ey Musa, gerekli kıvama ve senin için takdir buyurulan konuma geldin.

Ali Ünal