Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.


فَلَنَأْتِيَنَّكَ بِسِحْرٍ مِّثْلِهِ فَاجْعَلْ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ مَوْعِدًا لَّا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَا أَنتَ مَكَانًا سُوًى ﴿٥٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe le ne'tiyenne-ke bi sihrin misli-hî fec'al (fe ic'al) beyne-nâ ve beyne-ke mev'ıden lâ nuhlifu-hu nahnu ve lâ ente mekânen suven
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe artık, böylece, öyleyse
le ne'tiyenne-ke bi mutlaka sana getireceğiz
sihrin bir sihir
misli-hî onun gibi
fec'al (fe ic'al) bundan sonra yap, tayin et
beyne-nâ ve beyne-ke bizimle senin aranda (seninle bizim aramızda)
mev'ıden buluşma zamanı
lâ nuhlifu-hu onda ihtilâf etmeyelim
nahnu biz
ve lâ ente ve sen yapma
mekânen mekân, yer
suven şartların eşit olduğu bir yer, uygun bir yer

Öyleyse biz de sana mutlaka onun gibi bir sihir getireceğiz. Şimdi (sen), seninle bizim aramızda bir zaman (buluşma zamanı) (ve) bizim ve senin, ihtilâf etmeyeceğimiz uygun bir yer tayin et (seç).

TÂHÂ SURESİ 58. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(57-58) "Sen," dedi, "sihirdeki maharetinle bizi yerimizden yurdumuzdan çıkarmak için mi geldin ey Mûsâ!" "O halde bilmiş ol ki biz de seninki gibi bir sihirle karşı koyacağız." "Şimdi sen, bizim de senin de caymayacağımız uygun bir buluşma vakti tayin et, düz, geniş bir alanda karşılaşalım!"

Suat Yıldırım