TÂHÂ SURESİ 87. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.
قَالُوا مَا أَخْلَفْنَا مَوْعِدَكَ بِمَلْكِنَا وَلَكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِّن زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا فَكَذَلِكَ أَلْقَى السَّامِرِيُّ ﴿٨٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kâlû
mâ ahlefnâ
mev'ıde-ke
bi melki-nâ
(mülk) ve lâkin-nâ hummil-nâ evzâren min zîneti el kavmi fe kazefnâ-hâ fe kezâlike elkâ es sâmiriyyu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
(mülk) ve lâkin-nâ hummil-nâ evzâren min zîneti el kavmi fe kazefnâ-hâ fe kezâlike elkâ es sâmiriyyu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâlû | dediler |
mâ ahlefnâ | biz dönmedik, hilâf etmedik |
mev'ıde-ke | sana vaadimizden |
bi melki-nâ
(mülk) |
kendi isteğimizle (irademizle)
: (güç, kuvvet, idare) |
ve lâkin-nâ | ve lâkin biz, ancak biz |
hummil-nâ | bize yüklendi |
evzâren | ağırlıklar, eşyalar |
min zîneti | süs eşyalarından |
el kavmi | kavim |
fe | böylece, bu yüzden |
kazefnâ-hâ | biz onu (onları) attık |
fe | o zaman, sonra |
kezâlike | işte böyle, böylece, bunun gibi |
elkâ | attı |
es sâmiriyyu | Samiri |
“Sana vaadettiğimizden kendi isteğimizle dönmedik. Ve lâkin bize, o kavmin ziynetleri (altın süs eşyaları) yüklenmişti. Bu yüzden onları (eritmek üzere ateşe) attık. Sonra Samiri de attı.” dediler.
TÂHÂ SURESİ 87. Ayeti Harun Yıldırım Meali
Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.
Harun Yıldırım