Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.


قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوا بِهِ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِّنْ أَثَرِ الرَّسُولِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذَلِكَ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي ﴿٩٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

kâle basurtu bi mâ lem yabsurû bi-hî fe kabadtu kabdaten min eseri er resûli fe nebeztu-hâ ve kezâlike sevvelet lî nefsî
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kâle dedi
basurtu ben gördüm
bi mâ şeyleri
lem yabsurû görmediler
bi-hî ona, onu
fe o zaman, böylece
kabadtu avuçladım, aldım
kabdaten bir avuç
min eseri izinden
er resûli resûl, elçi
fe sonra
nebeztu-hâ onu attım
ve kezâlike ve işte böyle, böylece
sevvelet güzel göründü
lî nefsî nefsime, bana

(Samiri): “Ben, onların görmediği şeyi gördüm. Resûl’ün (Cebrail A.S’ın) izinden (ayağının bastığı yerdeki topraktan) bir avuç aldım. Sonra da onu (erimiş madenin içine) attım. Ve böylece (bu), nefsime (bana) güzel göründü.” dedi.

TÂHÂ SURESİ 96. Ayeti Ali Ünal Meali

Samirî, “Ben,” diye cevap verdi, “onların göremedikleri bir şeyi fark ve idrak ettim de, Elçi’nin izinden bir avuç dolusu (toprak) aldım ve onu (ateşteki ziynet eşyalarının üzerine) attım. Böyle yapmayı nefsim bana hoş gösterdi.”

Ali Ünal