TAHRÎM SURESİ 8. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. 12 âyettir. Sûre, adını Hz. Peygamber’in, helâl olan bir şeyi kendisine haram kıldığından söz eden ve “Tahrîm Âyeti” diye adlandırılan birinci âyetten almıştır. Tahrîm, haram kılmak demektir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ eyyuhâ | ey! |
ellezîne âmenû | âmenû olanlar |
tûbû | tövbe edin |
ilâ allâhi | Allah'a |
tevbeten nasûhan | nasuh tövbesi |
asâ | olur ki, umulur ki |
rabbu-kum | Rabbiniz |
en yukeffira | örtmesi (mastar) |
an-kum | sizden |
seyyiâti-kum | kötülükleriniz, günahlarınız |
ve yudhile-kum | ve sizi dahil eder, koyar |
cennâtin | cennetler |
tecrî | akar |
min tahti-hâ | onun altından |
el enhâru | nehirler |
yevme | o gün |
lâ yuhzî | rüsva ve rezil etmez |
allâhu | Allah |
en nebiyye | peygamber |
ve ellezîne âmenû | ve âmenû olanlar |
mea-hu | onunla beraber |
nûru-hum | onların nurları |
yes'â | koşar |
beyne eydî-him | onların elleri arasında, önlerinde |
ve bi eymâni-him | ve onların sağlarında |
yekûlûne | derler |
rabbe-nâ | Rabbimiz |
etmim | tamamla |
lenâ | bize |
nûra-nâ | nurumuz |
ve igfir-lenâ | ve bizi mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir) |
inne-ke | muhakkak ki sen |
alâ kulli şey'in | herşeye |
kadîrun | kaadir, gücü yeten |
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.
TAHRÎM SURESİ 8. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ey iman edenler! Tam bir pişmanlık ve gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah'a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örtüp yok eder ve sizi içinden ırmaklar akan cennetlere koyar ki o gün Allah, peygamberi ve O'nunla beraber iman edenleri utandırmaz ve nurları önlerinde ve sağlarında hızla yayılır ve “Ey Rabbimiz!” derler. “Bizim nurumuzu tamamla ve kuvvetlendir ve bizi bağışla, şüphesiz ki senin gücün herşeye yeter.”
Abdullah Parlıyan