Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


وَمِمَّنْ حَوْلَكُم مِّنَ الأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ مَرَدُواْ عَلَى النِّفَاقِ لاَ تَعْلَمُهُمْ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَى عَذَابٍ عَظِيمٍ ﴿١٠١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve mimmen (min men) havle-kum min el a'râbi munâfikûne ve min ehle el medîneti meredû alâ en nifâkı lâ ta'lemu-hum nahnu na'lemu-hum se nuazzibu-hum merrateyni summe yuraddûne ilâ azâbin azîmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve mimmen (min men) ve o kimselerden
havle-kum sizin etrafınızda
min el a'râbi ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
munâfikûne münafıklar
ve min ehle el medîneti ve şehir (Medine) halkından
meredû adet edinmiş, alışmış olanlar
alâ en nifâkı nifak üzerinde olma
lâ ta'lemu-hum onları sen bilmezsin
nahnu biz
na'lemu-hum onları biz biliriz
se nuazzibu-hum onları azaplandıracağız
merrateyni iki kere
summe sonra
yuraddûne döndürülecekler, çevrilecekler
ilâ azâbin azîmin büyük azaba

Ve sizin etrafınızda olan bedevî Araplar’dan, münafık olanlar ve şehir halkından nifak üzerinde olmaya alışmış olanlar var. Onları, sen bilmezsin. Onları, Biz biliriz. Onları, iki kere azaplandıracağız sonra (onlar), azîm (büyük) azaba döndürülecekler.

TEVBE SURESİ 101. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali

Çevrenizdeki Bedevî’lerden ve Medîne halkından bir takım münafıklar vardır ki, onlar, nifak yapmaya alışmışlardır. Sen, onları bilmezsin, onları biz biliriz. Biz, onları iki defa (dünyada ve kabirde) azablandıracağız. Sonra da kıyamette, büyük bir azaba (ateşe) atılırlar.

Ali Fikri Yavuz