TEVBE SURESİ 117. Ayeti İmam İskender Ali Mihr Meali
Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.
لَقَد تَّابَ الله عَلَى النَّبِيِّ وَالْمُهَاجِرِينَ وَالأَنصَارِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ فِي سَاعَةِ الْعُسْرَةِ مِن بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِّنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ إِنَّهُ بِهِمْ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿١١٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
lekad | andolsun ki |
(tâbe ilâ allâhi) | Allah'a tövbe etmek, günahtan dönmek |
(tâbe allâhu aleyhi) | Allah'ın tövbeleri kabul etmesi |
tâbe allâhu alâ | Allah tövbeyi nasip etti |
en nebiyyi | nebi, peygamber |
ve el muhâcirîne | ve muhacirler |
ve el ensâri ellezîne ettebeû-hu | ve ona tâbî olan ensar |
fî sâati | o saatte, o zamanda, o vakitte |
el usrati | zorluk, darlık, şiddet, yokluk |
min ba'di | ...’den sonra |
mâ kâde | az kalsın oluyordu, olmak üzere iken |
yezîgu | kayıyor, meylediyor |
kulûbu | kalpler |
ferîkın | bir grup |
min-hum | onlardan |
summe | sonra |
tâbe aleyhim | onların tövbesini kabul etti |
inne-hu | muhakkak ki o |
bi-him | onlara |
raûfun | çok merhametli, çok şefkatli |
rahîmun | rahîm olan, rahmet nuru gönderen, çok merhametli olan |
Andolsun ki; Allah, nebîye ve muhacirlere (hicret edenlere, göç edenlere) tövbeyi nasip etti. O zor zamanda kalpleri meyletmek (îmândan dönmek) üzere iken; O'na tâbî olan ensara ve onlardan bir gruba tövbe etmeyi nasip etti. Sonra da onların tövbelerini kabul etti. Çünkü O (Allah); onlara Rauf’tur (çok şefkatli), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderen).
TEVBE SURESİ 117. Ayeti İmam İskender Ali Mihr Meali
Andolsun ki; Allah, nebîye ve muhacirlere (hicret edenlere, göç edenlere) tövbeyi nasip etti. O zor zamanda kalpleri meyletmek (îmândan dönmek) üzere iken; O'na tâbî olan ensara ve onlardan bir gruba tövbe etmeyi nasip etti. Sonra da onların tövbelerini kabul etti. Çünkü O (Allah); onlara Rauf’tur (çok şefkatli), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderen).
İmam İskender Ali Mihr