Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


وَإِذَا مَا أُنزِلَتْ سُورَةٌ نَّظَرَ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ هَلْ يَرَاكُم مِّنْ أَحَدٍ ثُمَّ انصَرَفُواْ صَرَفَ اللّهُ قُلُوبَهُم بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَفْقَهُون ﴿١٢٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve îzâ mâ unzilet sûretun nazara ba'du-hum ilâ ba'din
(ba'du-hum ilâ ba'din)
hel yerâ-kum min ehadin summe insarafû sarafa allâhu kulûbe-hum bi enne-hum kavmun lâ yefkahûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve îzâ mâ unzilet ve bir şey indirildiği zaman
sûretun bir sure, bir sure olarak
nazara baktı, bakar
ba'du-hum onların bazıları
ilâ ba'din
(ba'du-hum ilâ ba'din)
bazısına
: (onlar birbirlerine)
hel yerâ-kum sizi gören var mı
min ehadin biri, bir kimse, birisi
summe sonra
insarafû döndüler (dönerler, giderler)
sarafa allâhu Allah çevirdi
kulûbe-hum onların kalplerini
bi enne-hum onların ... olmaları sebebiyle
kavmun bir kavim, topluluk
lâ yefkahûne fıkıh etmezler

Ve sure olarak bir şey indirildiği zaman: “Sizi gören bir kimse var mı?” diye onlar birbirlerine bakarlar sonra giderler. Allah, onların kalplerini, fıkıh etmeyen bir kavim olmaları sebebiyle çevirdi.

TEVBE SURESİ 127. Ayeti Ali Ünal Meali

Ne zaman bir sûre indirilse, (Allah Rasûlü mü’minleri toplayıp onu tebliğ ederken) birbirlerine göz kırpar, “Acaba bizi bir gören var mı?” diye endişe ile etraflarına bakınır, sonra da sıvışıp giderler. (Onlar, nasıl böyle iman ve Kur’ân meclislerine sırtlarını dönüp çekip gidiyorlarsa,) Allah da düşünmeyen, idrak yoksunu ve meselelerin özünden habersiz bir güruh oldukları için onların kalblerini imandan çekip çevirmiştir.

Ali Ünal