Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


فَسِيحُواْ فِي الأَرْضِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَاعْلَمُواْ أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّهِ وَأَنَّ اللّهَ مُخْزِي الْكَافِرِينَ ﴿٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe sîhû fi el ardı erbeate eşhurin va'lemû (ve ı'lemu) enne-kum gayru mu'cizî allâhi ve enne allâhe muhzî el kâfirîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe artık
sîhû dolaşın, gezin
fi el ardı yeryüzünde
erbeate dört
eşhurin aylar
va'lemû (ve ı'lemu) ve biliniz
enne-kum siz, ... olduğunuzu
gayru başka, değil, dışında (olmaz)
mu'cizî allâhi Allah'ı aciz bırakan
ve enne allâhe ve Allah'ın ... olduğunu
muhzî el kâfirîne kâfirleri alçaltıcı, hor, hakir yapıcı

Artık yeryüzünde dört ay dolaşın. Ve muhakkak ki siz, Allah’ı aciz bırakamayacağınızı ve Allah’ın kâfirleri alçaltıcı olduğunu biliniz.

TEVBE SURESİ 2. Ayeti Harun Yıldırım Meali

Bundan böyle yeryüzünde dört ay rahat dolaşın. Ve bilin ki Allah’ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, kâfirleri hor ve aşağılık kılıcıdır.

Harun Yıldırım