Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


اتَّخَذُواْ أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُواْ إِلاَّ لِيَعْبُدُواْ إِلَهًا وَاحِدًا لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٣١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ittehazû ahbâra-hum ve ruhbâne-hum erbâben min dûni allâhi ve el mesîha ibne meryeme ve mâ umirû illâ li ya'budû ilâhen vâhiden lâ ilâhe illâ huve subhâne-hu ammâ (an mâ) yuşrikûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ittehazû edindiler
ahbâra-hum onların âlimleri, din adamları
ve ruhbâne-hum ve onların rahipleri
erbâben Rab'ler
min dûni allâhi Allah'tan başka
ve el mesîha ibne meryeme ve Meryem oğlu Mesih'i
ve mâ umirû ve emrolunmadılar
illâ ancak, ...’den başka
li ya'budû kul olmaları
ilâhen ilâh
vâhiden tek olan, bir olan
lâ ilâhe ilâh yoktur
illâ huve ondan başka
subhâne-hu o noksan sıfatlardan münezzehtir
ammâ (an mâ) şeylerden
yuşrikûne şirk koşuyorlar

Onlar, ahbarları (dîn adamlarını) ve ruhbanları (rahipleri) ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka Rab’ler edindiler. Tek bir ilâha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilâh yoktur. (Onların) şirk koştukları şeylerden O (Allah), münezzehtir.

TEVBE SURESİ 31. Ayeti Ali Ünal Meali

Yahudiler din bilginlerini, Hıristiyanlar rahiplerini, (onların kendilerine göre haram dediklerini haram, helâl dediklerini helâl kabul ederek) Allah’tan başka rabler edindiler; Hıristiyanlar, Meryem oğlu Mesih’i de Rab edindiler. Halbuki hepsi de tek bir ilâha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O, tek ilâh olan (Allah’tan) başka hiçbir ilâh yoktur. Allah, onların şirk koşmalarından mutlak manâda uzak ve münezzehtir.

Ali Ünal