Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


لَوْ كَانَ عَرَضًا قَرِيبًا وَسَفَرًا قَاصِدًا لاَّتَّبَعُوكَ وَلَكِن بَعُدَتْ عَلَيْهِمُ الشُّقَّةُ وَسَيَحْلِفُونَ بِاللّهِ لَوِ اسْتَطَعْنَا لَخَرَجْنَا مَعَكُمْ يُهْلِكُونَ أَنفُسَهُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ ﴿٤٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lev kâne aradan karîben ve seferen kâsıden le ittebeû-ke ve lâkin beudet aleyhim eş şukkatu ve se-yahlifûne billâhi (bi allâhi) lev isteta'nâ le harac-nâ mea-kum yuhlikûne enfuse-hum vallâhu (ve allâhu) ya'lemu inne-hum le kâzibûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lev kâne eğer olsaydı
aradan dünya malı, yarar, ganimet
karîben yakın bir zamanda
ve seferen ve bir sefer
kâsıden kolay, rahat
le ittebeû-ke elbette, mutlaka sana tâbî olurlardı
ve lâkin lâkin, fakat
beudet uzak geldi
aleyhim onlara
eş şukkatu meşakkatli, yorucu
ve se-yahlifûne ve yemin edecekler
billâhi (bi allâhi) Allah'a
lev isteta'nâ şâyet güç yetirseydik
le harac-nâ elbette biz çıkardık
mea-kum sizinle beraber
yuhlikûne helâk ediyorlar
enfuse-hum nefslerini, kendilerini
vallâhu (ve allâhu) ve Allah
ya'lemu bilir, biliyor
inne-hum muhakkak ki onlar
le kâzibûne gerçekten yalancılar

Eğer yakın olan bir dünya malı (ganimet) ve rahat bir sefer olsaydı, elbette sana tâbî olurlardı ve lâkin meşakkatli (sefer) onlara uzak geldi. “Şâyet gücümüz yetseydi elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Kendilerini (nefslerini) helâk ediyorlar. Ve Allah, onların gerçekten yalancılar olduğunu bilir.

TEVBE SURESİ 42. Ayeti İmam İskender Ali Mihr Meali

Eğer yakın olan bir dünya malı (ganimet) ve rahat bir sefer olsaydı, elbette sana tâbî olurlardı ve lâkin meşakkatli (sefer) onlara uzak geldi. “Şâyet gücümüz yetseydi elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Kendilerini (nefslerini) helâk ediyorlar. Ve Allah, onların gerçekten yalancılar olduğunu bilir.

İmam İskender Ali Mihr