TEVBE SURESİ 5. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.
فَإِذَا انسَلَخَ الأَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُواْ الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُواْ لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ فَإِن تَابُواْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَآتَوُاْ الزَّكَاةَ فَخَلُّواْ سَبِيلَهُمْ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe izânseleha (fe izâ inseleha) | artık, sona erdiği, geçtiği zaman |
el eşhuru el hurumu | haram aylar |
faktulû (fe uktulû) | artık öldürün, savaşın |
el muşrikîne | müşrikler |
haysu | yerde, nerede |
vecedtumû-hum | onlara rastladınız, buldunuz |
ve huzû-hum | ve onları alın, yakalayın |
vahsurû-hum (ve uhsurû-hum) | ve onları kuşatın, muhasara edin |
vak'udû(ve uk'udû) | ve oturun |
lehum | onların |
kulle marsadin | gözetleme yerlerinin hepsi |
fe in | o zaman, artık, bundan sonra eğer |
tâbû | tövbe ettiler |
ve ekâmû es salâte | ve namazı ikâme ettiler |
ve âtû ez zekâte | ve zekâtı verdiler |
fe hallû | o taktirde serbest bırakın |
sebîle-hum | onların yolu |
inne allâhe | muhakkak ki Allah |
gafûrun | gafurdur, mağfiret edendir |
rahîmun | rahîm, rahmet nuru gönderen |
Böylece haram aylar çıktığı zaman artık müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün ve onları yakalayın ve onları muhasara edin (kuşatın). Gözetleme yerlerinin hepsine oturun (onları gözaltında tutun). Bundan sonra eğer tövbe ederlerse ve namaz kılar ve zekât verirlerse o taktirde onların yolunu serbest bırakın. Muhakkak ki Allah; Gafur’dur, Rahîm’dir.
TEVBE SURESİ 5. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Artık haram olan aylar çıkınca, (o diğer) müşrikleri nerede bulursanız öldürünüz ve onları yakalayınız ve onları hapsediniz ve onlar için bütün geçit yerlerine oturunuz. Fakat tevbe ederler, namaz kılarlar, zekâtı da verirlerse artık yollarını açık bırakınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.
Ömer Nasuhi Bilmen