TEVBE SURESİ 67. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.
الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُم مِّن بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمُنكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ نَسُواْ اللّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿٦٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(ba'du-hum min ba'din) ye'murûne bi el munkeri ve yenhevne an el ma'rûfi ve yakbidûne eydiye-hum nesû allâhe fe nesiye-hum inne el munâfıkîne hum el fâsikûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
el munâfikûne | münafık erkekler |
ve el munâfikâtu | ve münafık kadınlar |
ba'du-hum | onların bazısı, bir kısmı |
min ba'din
(ba'du-hum min ba'din) |
bir kısmından
: (birbirinden) |
ye'murûne | emrederler |
bi el munkeri | inkarı, kötülüğü |
ve yenhevne | ve nehyederler, yasaklarlar |
an el ma'rûfi | iyilikten, irfandan |
ve yakbidûne | ve sıkarlar, sımsıkı tutarlar, cimrilik ederler |
eydiye-hum | onların elleri, ellerini |
nesû allâhe | Allah'ı unuttular |
fe nesiye-hum | böylece (o da) onları unuttu |
inne el munâfıkîne | muhakkak münafıklar |
hum el fâsikûne | onlar fasıklardır |
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, birbirlerindendir. Münkeri (kötülüğü) emrederler ve ma’ruftan (iyilikten) nehyederler (yasaklarlar) ve ellerini sıkarlar (cimrilik ederler). (Onlar), Allah’ı unuttular böylece (O da) onları unuttu. Muhakkak ki münafıklar, fasıklardır.
TEVBE SURESİ 67. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıkların erkekleri de kadınları da biribirlerine benzerler. Şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri emreder, şeriata aykırı bir idare tesis ederler. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerinin, meşrû olanın, İslâmî kurallarla örtüşen örfün, ilmî verilerin, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planların, programların, adâletin uygulanmasını, meşrû konuların savunuculuğunu, sözcülüğünü engelleyerek kamu düzenini, kamu güvenliğini bozarlar, iyilikten alıkorlar. Allah’ın emrettiği mâli mükellefiyetleri yerine getirmezler. Onlar Allah’ı, Allah’ın kitabını umursamayıp unuttular, Allah da onları, onlara rahmeti ve mükâfatıyla muameleyi unuttu. Münâfıklar, hak dinin, doğru ve mantıklı düşünmenin dışına çıkan, asıl fâsıklar, âsiler, bozgunculardır.
Ahmet Tekin