Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُم مِّن بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمُنكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ نَسُواْ اللّهَ فَنَسِيَهُمْ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿٦٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

el munâfikûne ve el munâfikâtu ba'du-hum min ba'din
(ba'du-hum min ba'din)
ye'murûne bi el munkeri ve yenhevne an el ma'rûfi ve yakbidûne eydiye-hum nesû allâhe fe nesiye-hum inne el munâfıkîne hum el fâsikûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
el munâfikûne münafık erkekler
ve el munâfikâtu ve münafık kadınlar
ba'du-hum onların bazısı, bir kısmı
min ba'din
(ba'du-hum min ba'din)
bir kısmından
: (birbirinden)
ye'murûne emrederler
bi el munkeri inkarı, kötülüğü
ve yenhevne ve nehyederler, yasaklarlar
an el ma'rûfi iyilikten, irfandan
ve yakbidûne ve sıkarlar, sımsıkı tutarlar, cimrilik ederler
eydiye-hum onların elleri, ellerini
nesû allâhe Allah'ı unuttular
fe nesiye-hum böylece (o da) onları unuttu
inne el munâfıkîne muhakkak münafıklar
hum el fâsikûne onlar fasıklardır

Münafık erkekler ve münafık kadınlar, birbirlerindendir. Münkeri (kötülüğü) emrederler ve ma’ruftan (iyilikten) nehyederler (yasaklarlar) ve ellerini sıkarlar (cimrilik ederler). (Onlar), Allah’ı unuttular böylece (O da) onları unuttu. Muhakkak ki münafıklar, fasıklardır.

TEVBE SURESİ 67. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Münafık olan erkekler ve münafik bulunan kadınlar, bazıları bazılarındandır. Kötülük ile emir ve iyilikten nehy ederler. Ve ellerini sımsıkı yumarlar. Onlar Allah Teâlâyı unuturlar, artık O da onları unuttu. Şüphe yok ki, münafıklar, onlar tam fâsık kimselerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen