TEVBE SURESİ 74. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.
يَحْلِفُونَ بِاللّهِ مَا قَالُواْ وَلَقَدْ قَالُواْ كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُواْ بَعْدَ إِسْلاَمِهِمْ وَهَمُّواْ بِمَا لَمْ يَنَالُواْ وَمَا نَقَمُواْ إِلاَّ أَنْ أَغْنَاهُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ مِن فَضْلِهِ فَإِن يَتُوبُواْ يَكُ خَيْرًا لَّهُمْ وَإِن يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ عَذَابًا أَلِيمًا فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَمَا لَهُمْ فِي الأَرْضِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ ﴿٧٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(gâni) ve resûlu-hu min fadli-hi fe in yetûbû yeku hayran lehum ve in yetevellev yuazzib-hum allâhu azâben elîmen fî ed dunyâ ve el âhirati ve mâ lehum fî el ardı min veliyyin ve lâ nasîrin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yahlifûne | yemin ediyorlar |
bi allâhi | Allah'a |
mâ kâlû | söylemediler |
ve lekad | ve andolsun ki |
kâlû | söylediler |
kelimete el kufri | küfür kelimesini (sözünü) |
ve keferû | ve inkâr ettiler, kâfir oldular |
ba'de islâmi-him | İslâmlıklarından, İslâm olmalarından sonra |
ve hemmû | ve yapmak istediler, kalkıştılar, hamle yaptılar |
bi mâ | şeye |
lem yenâlû | muvaffak olamadılar, nail olamadılar |
ve mâ nekamû | ve çekemedikleri şey, intikam almak istedikleri şey |
illâ | ancak, sadece |
en agnâ-hum allâhu
(gâni) |
Allah'ın onları zenginleştirmesi
: (zengin) |
ve resûlu-hu | ve onun resûlü |
min fadli-hi | fazlından |
fe in | o zaman, artık eğer |
yetûbû | tövbe ederlerse |
yeku hayran | hayırlı olur |
lehum | onlar için |
ve in | ve eğer |
yetevellev | dönerler |
yuazzib-hum allâhu | Allah onları azaplandırır |
azâben elîmen | elîm (acı) azap |
fî ed dunyâ | dünyada |
ve el âhirati | ve ahiret |
ve mâ lehum | onların yoktur |
fî el ardı | yeryüzünde |
min veliyyin | bir dost (dostlardan bir dost) |
ve lâ nasîrin | ve bir yardımcı yoktur |
Andolsun ki; “küfür” kelimesini söyledikleri halde, Allah’a söylemediklerine yemin ederler. Ve İslâmlıklarından sonra inkâr ettiler. Nail olamayacakları (yapamayacakları) ve intikam almak istedikleri şey sadece Allah’ın ve Resûl’ünün onları, fazlından zenginleştirmiş olması. Artık tövbe ederlerse onlar için hayırlı olur. Ve şâyet dönerlerse (îmândan geri), Allah onları elîm azapla dünyada ve ahirette azaplandırır. Ve onların, yeryüzünde bir dostu ve yardımcısı yoktur.
TEVBE SURESİ 74. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Münafıklar, senin hakkında kötü birşey söylemedikleri konusunda, Allah'a yemin ediyorlar. Andolsun ki, o küfür sözünü söylediler. İslâm olduktan sonra, gerçekleri örtbas ederek kâfir olmuş oldular ve başaramadıkları bir şeye, yani peygamberi öldürmeye de yeltendiler. Halbuki peygambere ve mü'minlere karşı, kin besleyip intikam almaya yeltenmeleri için, Allah ile peygamberinin kendilerini zenginleştirmiş olmasından başka, meydanda bir sebep de yoktu. Bundan sonra eğer pişman olup tevbe ederlerse, bu onların kendi iyiliklerine olacaktır. Ama yüz çevirirlerse, Allah onları hem bu dünyada, hem de öte dünyada, pek çetin bir azaba uğratacak ve onlar bu dünyada kendilerine ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulacaklardır.
Abdullah Parlıyan