TEVBE SURESİ 91. Ayeti Ali Ünal Meali
Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.
لَّيْسَ عَلَى الضُّعَفَاء وَلاَ عَلَى الْمَرْضَى وَلاَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يَجِدُونَ مَا يُنفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُواْ لِلّهِ وَرَسُولِهِ مَا عَلَى الْمُحْسِنِينَ مِن سَبِيلٍ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٩١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
leyse | değildir, yoktur |
alâ ed duafâi | zayıflar, kuvvetsizler, güçsüzler üzerine |
ve lâ | ve yoktur |
alâ el merdâ | hastaların üzerine |
ve lâ alâ | ve yoktur üzerine |
ellezîne lâ yecidûne | bulamayan kimseler |
mâ yunfikûne | infâk edecek, verecek şey |
haracun | zorluk, günah |
izâ nasahû | nasihat edip, öğüt vererek sadık kaldıkları taktirde |
li allâhi | Allah için |
ve resûli-hi | ve onun resûlü |
mâ alâ el muhsinîne | muhsinler üzerine yoktur |
min | ...den, ...dan |
sebîlin | (aleyhlerinde) bir yol |
vallâhu | ve Allah |
gafûrun | mağfiret eden |
rahîmun | rahmet nuru gönderen |
Allah ve O’nun Resûl’ü için nasihat (öğüt) verdikleri (sadık kaldıkları) taktirde zayıf ve güçsüz olanların ve hasta olanların ve infâk edecek (verecek) bir şey bulamayanların da üzerinde bir günah yoktur. Muhsinlerin üzerine (aleyhlerinde) bir yol yoktur. Ve Allah; Gafur’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).
TEVBE SURESİ 91. Ayeti Ali Ünal Meali
Sefere katılamayacak ölçüde zayıf ve güçsüz olanlara, hastalara ve sefer için gerekli teçhizatı ve sefer süresince gıda ve maişetlerini temin edemeyip başkalarına yük olacaklara, Allah’a ve Rasûlü’ne sadık kalmak ve onlar hakkında sadece hayır düşünüp, geride üzerlerine düşen vazifeleri yapmak kaydıyla herhangi bir sorumluluk ve vebal yoktur. Allah’ı görüyormuşçasına, en azından O’nun kendilerini gördüğünün şuuru içinde daima iyilik düşünen ve geride kaldıklarında iyilikle meşgul bulunanları kınamak için herhangi bir sebep söz konusu olamaz. Allah, hataları, günahları pek çok bağışlayandır, (bilhassa mü’min kullarına karşı) hususî rahmet ve merhameti pek bol olandır.
Ali Ünal