Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


إِنَّمَا السَّبِيلُ عَلَى الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ وَهُمْ أَغْنِيَاء رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ الْخَوَالِفِ وَطَبَعَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ ﴿٩٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

innemâ es sebîlu alâ ellezîne yeste'zinûne-ke ve hum agniyâu radû bi en yekûnû mea el havâlifi ve tabea allâhu alâ kulûbi-him fe hum lâ ya'lemûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
innemâ ancak, sadece, fakat
es sebîlu yol, vesile
alâ üzerine
ellezîne yeste'zinûne-ke senden izin isteyen kimseler
ve hum ve onlar
agniyâu zenginler
radû razı oldular
bi en yekûnû olmaya
mea el havâlifi (savaşa katılmayıp) geride kalanlarla beraber
ve tabea allâhu ve Allah tabetti, mühürledi
alâ üzerini
kulûbi-him onların kalpleri
fe hum böylece onlar
lâ ya'lemûne bilmezler, bilemezler

Fakat zengin oldukları halde senden izin isteyip, geride kalanlarla beraber olmaya razı olan kimselere yol (günaha vesile) vardır. Ve Allah, onların kalplerinin üzerini tabetti (mühürledi). Artık onlar bilemezler.

TEVBE SURESİ 93. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Ayıplamak gerekirse, zengin ve imkânlı olmalarına rağmen savaşa katılmamak için bahaneler ileri sürenler ayıplanmalıdır. İşte onlar geride kalan güçsüz kadınlarla beraber kalmaya razı oldular. Allah da onların kalblerini mühürledi. Artık onlar işlerin gerçek mahiyetini bilemezler.

Suat Yıldırım