Mekke döneminde inmiştir. 49 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “et-Tûr” kelimesinden almıştır. Tûr, dağ demektir. Burada Hz. Mûsâ’ya ilk vahyin geldiği, Sina Yarımadası’nın güneyindeki Sina dağı kastedilmektedir.


وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ ﴿٤٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

vasbir li hukmi rabbi-ke li hukmi rabbi-ke fe inne-ke bi a'yuni-nâ ve sebbih bi hamdi rabbi-ke hîne tekûmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
vasbir ve sabret
li hukmi hükme
rabbi-ke senin Rabbin
li hukmi rabbi-ke Rabbinin hükmüne
fe o zaman, artık, böylece
inne-ke muhakkak ki senden
bi a'yuni-nâ gözümüzün önünde
ve sebbih ve tesbih et
bi hamdi hamd ile
rabbi-ke senin Rabbin, Rabbin
hîne olduğu zaman, esnasında
tekûmu kalktığın zaman, namaza duruşunda

Ve Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü muhakkak ki sen gözümüzün önündesin. Ve kalktığın zaman Rabbini hamd ile tesbih et.

TÛR SURESİ 48. Ayeti Ali Bulaç Meali

Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.

Ali Bulaç