Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır.


وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمْ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنُطْعِمُ مَن لَّوْ يَشَاء اللَّهُ أَطْعَمَهُ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ﴿٤٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve izâ kîle lehum enfikû mimmâ (min mâ) razaka-kum allâhu kâle ellezîne keferû li ellezîne âmenû e nut'imu men lev yeşâullâhu (yeşâu allâhu) at'ame-hu in entum illâ (in ... illâ) fî dalâlin mubînin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve izâ kîle ve denildiği zaman
lehum onlara
enfikû infâk edin, verin
mimmâ (min mâ) şeylerden
razaka-kum allâhu Allah'ın sizi rızıklandırdığı
kâle ellezîne onlar dediler
keferû inkâr edenler, kâfirler
li ellezîne o kimselere
âmenû îmân edenler, âmenû olanlar
e nut'imu biz mi doyuracağız, biz mi yedireceğiz
men kim, kimse, kişi
lev olsaydı, eğer
yeşâullâhu (yeşâu allâhu) Allah diler
at'ame-hu onu doyurur
in entum siz ancak
illâ (in ... illâ) ancak
fî dalâlin dalâlet içinde
mubînin apaçık

Ve onlara "Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden infâk edin (verin)." denildiği zaman kâfirler, âmenû olanlara: "Allah’ın dileseydi, doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz." dediler.

YÂSÎN SURESİ 47. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Onlara ne zaman: "Allah’ın size lütfettiğinden, siz de muhtaçlar için harcayın" denilse, kâfirler müminlere şöyle derler: "Size kalsa Allah’ın dilediği takdirde bol bol rızıklandıracağı kimseyi doyurmak bizim mi işimiz? Siz, böyle ne sapık düşünürsünüz!"

Suat Yıldırım